Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20553 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8285 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Kendisine ait ... plakalı aracını satmak isteyen katılan ile irtibata geçen sanığın, söz konusu aracı satın alma hususunda katılan ile anlaştıktan sonra gerçeğe aykırı şekilde yeğenine ait olduğunu söylediği ... plakalı araç ile takas yapmak istediğini ve devir işlemlerinin yapılmasında herhangi bir sorunun olmayacağını belirterek güven telkin ettiği, katılandan 3000 TL parayı alan sanığın, katılana ait söz konusu aracı alarak gittikten bir süre sonra katılanı telefon ile arayarak; aldığı aracın trafik ekipleri tarafından bağlandığını, aracını ekiplerin elinden alabilmesi için kendi adına tescil edilmesi gerektiğini söyledikten sonra satış yetkisi içeren vekaletname düzenlenmesini istediği, bu duruma inanan katılanın, söz konusu aracın satışına ilişkin yetki içeren vekaletnameyi sanığa verdiği, katılanın, kendisine ait araca karşılık sanıktan takas yoluyla sözde satın aldığı ve üzerine de 3000 TL para verdiği ... plakalı aracın ruhsat sahibi görünen... isimli kişiyi bularak aracın devrini istediğinde; söz konusu kişinin de sanık tarafından aynı şekilde aldatılmak suretiyle aracının alındığını öğrenmesi üzerine elindeki bu aracı da sahibine iade ettiği, bu şekilde sanığın haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda; Oluşa, sanığın savunmalarına, şikayetçinin beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunma haklarından yoksunluğun ” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindeki kişiler yönünden ise söz konusu hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gerektiği gözetilmeden kanundaki düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde yer alan, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, ''kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.