Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20552 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 363 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, 6136 sayılı Kanuna muhalefetHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder.Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır.Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. 5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil, görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.Sanığın suçun yasal tanımında yer alan ve hukuksal anlamda tek bir fiili oluşturan davranışları, görevini ifa eden kamu görevlilerine karşı görevlerini yaptırmamak için gerçekleştirmiş olması nedeniyle aynı nev’iden fikri içtimaın koşulları gerçekleşmiş bulunduğundan,sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir... İl Emniyet Müdürlüğü'nün önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü'nde motosikletli polis memuru olarak görev yapan şikayetçilerin, olay tarihinde Emniyet Müdürlüğü'ne ait ... plakalı ekip motosikletiyle devriye görevi yaptıkları sırada, sanığın sevk ve idaresinde bulunan ... plakalı aracın içerisinde alkol alınmak suretiyle trafikte tehlikeli bir şekilde seyrettiğinin görülmesi üzerine, şikayetçilerin megafonla yaptıkları dur ihtirana rağmen sanığın, süratini artırarak aracı kullanmaya devam ettiği; görevlilerin ikinci kez yaptıkları dur ihtarına rağmen sanığın kullandığı aracı ile hızla ilerlediği; ancak trafik yoğunluğu nedeniyle yavaşlaması üzerine, şikayetçilerin üzerinde bulundukları ekip motosikletinin sanığın kullandığı aracın yanına yaklaşarak tekrar durmasını istedikleri, sanığın yanına yaklaşan şikayetçilerin kullandığı motosikletinin ön tekerine kasten çarparak, görgü tespit tutanağına göre; ... plakalı polis motosikletinin muhtelif aksamlarının zarar görmesine sebebiyet verdiği, ayrıca şikayetçiler ... ve ...'ün yaralandıkları, bu şekilde kaçmayı başaran; ancak bir süre sonra emniyet ekiplerine teslim olan sanığın üzerinde yapılan adli aramada; kriminal inceleme neticesinde düzenlenen ekspertiz raporu itibariyle; 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz ateşli silahlardan olduğu belirlenen tabancanın da ele geçirildiği, bu şekilde sanığın üzerine atılı olan suçları işlediğinin iddia edildiği olayda;Oluşa, sanığın savunmalarına, şikayetçilerin aşamalarda verdikleri ifadelerine, tanıkların anlatımlarına, görgü tespit tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarını oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;1- 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan verilen mahkumiyet hükmünde mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince "mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, infazı kısıtlar nitelikte, ceza süresince süreli olmak üzere denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilmesi; 2- 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunma haklarından yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindeki kişiler yönünden ise söz konusu hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gerektiği gözetilmeden kanundaki düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hüküm fıkralarının tekerrürle ilgili kısmında yer alan "ceza süresince" ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılması ve ayrıca bütün suçlardan kurulan hükümlerde yer alan, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yer alan, "kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.