MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanık ... ile temyiz dışı sanıklar ... ve ...'ın daha önce birlikte dolandırıcılık yapma hususunda anlaştıkları,bu amaçla 2008 yılı Kurban Bayramı öncesi sanık ...'in şahsen tanıdığı katılan ...'ın Karatay İlçesi ... Mahallesinde bulunan çardağına kurbanlık alma bahanesiyle gittikleri, akabinde katılan ...'tan birer adet büyükbaş hayvan aldıkları, karşılığında bono verdikleri, daha sonra sanık ...'ın katılana telefon açarak tanıdığı olduğunu söylediği ve açık kimliği tespit edilemeyen ... ve A. Dursun Kara isimlerini kullanan şahıslara birer adet kurbanlık vermesini istediği, katılan ...'un da bu iki kişiye kurbanlık verdiği, yine diğer müşteki ...'e de bir kurbanlık vermesini istediği, katılanın müşteki ...'e de bir büyükbaş kurbanlık verdiği, akabinde sanık ...'in katılan ...'a vereceğini söyleyerek müşteki ...'ten kurban parasını aldığı ancak katılana vermediği, kimlikleri tespit edilemeyen ...'ın sanıkların kendi lehlerine kullandıkları kişiler olduğu, sanıkların sürekli adres değiştirerek borçlarını ödemedikleri ve elbirliği içinde katılan ile müştekiyi dolandırdıklarının iddia edildiği olayda,1-Sanıklar ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Sanık ...'ın yokluğunda verilen 14.12.2011 tarihli mahkumiyet hükmünün, 17.02.2012 tarihinde usulüne uygun olarak sanığın MERNİS adresine tebliğ edilmiş olması karşısında, tebliğnamedeki bu hususta belirtilen görüşe iştirak edilmemiştir.Sanıkların yokluklarında verilen ve usulüne uygun olarak 17.02.2012–18.05.2012 tarihlerinde tebliğ edilen 14.12.2011 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik, sanık ... müdafii ve sanık ...'ın yasal süresi geçtikten sonra yaptıkları, 04.05.2012–03.12.2012 tarihli temyiz inceleme başvurularının, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE, 2-Sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik eylem nedeniyle verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Sanık tarafından, 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla, aynı mağdura yönelik Kanun'un aynı hükmünün birden fazla ihlal edilmesi suretiyle, katılandan birden fazla kez menfaat temin edilmesi karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının yasaya uygun olduğu dikkate alınarak, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Sanık, katılan ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçeye dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,3-Sanık ... hakkında müşteki ...'e yönelik eylem nedeniyle verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır. Temyiz dışı ...'ın, 03/12/2012 havale tarihli temyiz dilekçesinde, olayda müşteki olarak gösterilen ve kendisine karşı suç işlendiği belirtilen ...'le birlikte hareket ettiklerini, hayvanları sattıktan sonra parasını müştekiyle bölüştüklerini, bu nedenle, bu kişiye karşı bir eylemlerinin olmadığını belirttiği, ayrıca müşteki ... de, hükümden sonra 24/07/2012 havale tarihli dilekçesinde, sanık ... ve temyiz dışı ...'ten şikayetçi olmadığını ve ...'e para vermediğini belirttiği dikkate alınarak, sanığın, müştekiye karşı karşı hileli bir hareketinin bulunduğuna dair bir iddia olmadığı gibi sanığın mahkumiyetine yeter kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın, 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddeleri gereğince beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın, CMUK'nın 325. maddesi gereğince, haklarındaki kararlar kesinleşen ... ve ...'a sirayetine, 06.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.