Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2031 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 23585 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ağır Ceza MahkemesiSuç : Nitelikli dolandırıcılıkNitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine yönelik hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanığın................... ortağı iken 28/04/2006 tarihinde şirketteki payını yeğeni ....... devredip şirket ortaklığından ve müdürlüğünden ayrıldığı, sanığın kardeşi .......... ise şirketin diğer ortağı olduğu, sanığın ise başka bir şirket adı altında faaliyetlerine devam ettiği, katılan ....... sitesi yöneticisi olarak apartmanın kışlık kömür alımı konusunda sanık ile görüşerek anlaştıkları, sanığa 80 ton 500 kg kömür bedelinin ödendiği, ancak sanığın parçalar halinde katılana 50 ton kömür gönderdiği, 30.500 kg.lık kömürün teslim edilmemesi üzerine, katılanın sanık ile görüşerek kalan kısım için senet istediği, sanığın iş yerine giden katılana üstü yazılı ve imzalı 10.750 TL'lik senedin verildiği, senedin ödenmemesi üzerine katılanın senedi icra takibine koyduğu ve ................... aleyhine icra takibi başlattığı, borcun ödenmemesi üzerine 16.02.2009 günü belirtilen adrese haciz için gidildiği sanık .......... şirketle bir bağlantısının olmadığını, şirketin kardeşine ait olduğunu beyan ettiği iddia olunan olayda, sanığın resmi ortağı olmamasına rağmen şirketi yönettiği, şirket adına anlaşma yapıp bedelini aldığı kömürlerden bir kısmını teslim ettiği, teslim etmediği kısmı için ise şirkete ait senet imzalayıp verdiği, senedin ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığı, takip sırasında borca ve imzaya itiraz edilmediği, şirket adresinde alacağa karşılık haciz yapıldığı anlaşılmakla, katılan ile sanık arasındaki uyuşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde bulunduğu, nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının gerçekleşmediği gözetilmeden delillerin taktirinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,Kabule göre de;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108-152 sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde mahkemece adli para cezasının gerekçe gösterilmeksizin alt sınırın üzerinde tayin edilmesi suretiyle 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesine aykırı davranılması,Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.