Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20075 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4018 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Ağır ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Somut olayda; suça sürüklenen çocuğun, bir şekilde temin ettiği ....Belediyesi adına basılmış 600 adet sahte biletin 300 adetini mağdurlardan ... ve...'a sattığı, bilet satın alan bir kısım mağdurların belediye otobüsüne bindiklerinde otobüs şoförünün biletlerin sahte olduğundan şüphelenmesi nedeniyle durumun okul yönetimine intikali üzerine yönetimin öğrencilerle diyaloga geçerek bakiye sahte biletleri öğrencilerden topladığı, satılan biletlerden tam olarak kaç adetinin satın alınan kişilerce kullanıldığının tespit edilemediği, ancak mağdur ...'nın 2 adet, mağdur ...'ın 6 adet, mağdur ...'un 2 adet, mağdur ...'in de 2-3 adetini kullandığı anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuğun eyleminin kamu kurumu zararına dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 5237 Sayılı TCK'nın 31. maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal inceleme raporu alınması için yasal bir zorunluluk bulunmadığından, tebliğnamedeki bu husustaki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş olup, 5395 sayılı Kanun’un 3/a-2. maddesine göre, kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk için, “Suça sürüklenen çocuk” ifadesinin kullanılması gerekirken, “Sanık” ibaresinin kullanılması mahallinde düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ile suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.