Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20057 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4107 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.Katılana ait şirkette pazarlama elemanı olarak çalışan ve ürün satışı yapılan müşterilerden para tahsil etmeye yetkisi bulunan sanığın, anılan şirketin bir kısım ürünlerini satıp, paraları da tahsil etmesine rağmen, bu satışlara ilişkin iki adet sahte bono düzenleyerek anılan şirketin muhasebe kayıtlarına geçirdiği, bu şekilde tahsil ettiği paraları uhdesinde bulundurmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;A-Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde; Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre sanığın, bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanığın birden fazla kişi adına düzenlediği ve tüm dosya kapsamına göre sahte olduğu belirlenen bonoları; şirkete aynı anda teslim edip etmediği, şirkete ait paraları farklı tarihlerde uhdesinde bulundurup bulundurmadığı ve bu kapsamda, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu niteliğindeki eylemlerini, 5237 sayılı TCK'nın 43/2 maddesi kapsamında, aynı katılana yönelik değişik zamanlarda ve birden fazla kez gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin net bir şekilde tespitinden sonra zincirleme suç hükümlerinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme sonucunda hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini ve ayrıca 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunma haklarından yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindeki kişiler yönünden ise söz konusu hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gerektiği gözetilmeden kanundaki düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan "5237 sayılı TCK'nın 155/2, 62, 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 10 gün adli para cezası karşılığı aynı kanunun 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL 'den olmak üzere 200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ifadelerinin yerine "5237 sayılı TCK'nın 155/2 maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 62. maddesi gereğince cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 4 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 52/2 maddeleri gereğince verilen 4 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20.00 TL'den olmak üzere sonuç olarak 80.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına" yazılmak suretiyle ve ayrıca hükümde yer alan, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;1- Sanığın birden fazla kişi adına düzenlediği ve tüm dosya kapsamına göre sahte olduğu belirlenen bonoları; farklı tarihlerde düzenleyip düzenlemediği, şirkete aynı anda teslim edip etmediği ve bu kapsamda, resmi belgede sahtecilik suçu niteliğindeki eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 43/2 maddesi kapsamında, değişik zamanlarda ve birden fazla kez gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin net bir şekilde tespitinden sonra zincirleme suç hükümlerinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekli olup, 6762 sayılı TTK'nın 692. maddesi gereğince bonoda bulunması zorunlu olan keşide yerinin bir duraksamaya meydan vermeyecek biçimde açık ve anlaşılır olması gerektiği, aynı kanunun 693. maddesine göre ise, keşide yeri gösterilmemiş olan çekin, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde keşide edilmiş sayılacağı hükmü de dikkate alınarak, suça konu çekte keşide yeri ve keşidecinin ad ve soyadı altında da bir yer adı bulunmadığı, 6762 sayılı TTK'nın 688. maddesi gereğince bulunması zorunlu bir diğer unsur olan tanzim tarihinin de bir diğer bonoda yazılı olmadığı, bu nedenle unsurları bulunmayan suça konu iki adet bononun özel belge niteliğinde olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması, 3- Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümde, 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunma haklarından yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindeki kişiler yönünden ise söz konusu hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gerektiği gözetilmeden kanundaki düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.