Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20001 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4068 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, .... Grup Tekstil Sanayi ticaret Anonim Şirketi yetkilisi olarak, önceden doğan borca karşılık olarak, şirket ortakları tarafından çift imza ile imzalanması gereken bir çeki tek imza ile imzalayarak katılana verdiği, çekin bankaya ibrazında, tek imza bulunması nedeniyle ödeme yapılmadığı, katılan icra takibine geçtiğinde, sanığa ait şirket vekillerinin, tek imza bulunması nedeniyle takibe itiraz ettikleri, böylece sanığın, takibi sonuçsuz bırakma ve haksız menfaat temin etme amacıyla çift imza gerektiren çeki tek başına imzalayıp katılana vermek suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, 1-Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde; Ayrıntıları ... Ceza Genel Kurulu'nun 03/03/1998 tarih ve 1998/6-8 Esas ve 1998/69 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı dikkate alınarak, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;a-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanık ifadesinde; kendisi ve ortaklarının, katılanla önceye dayalı ticari ilişkilerinin bulunduğunu, katılana bu mahiyette tek imza ile imzalanmış bir çok çek verildiğini belirttikleri dikkate alınarak, sanık ve ortaklarının yeniden ifadelerinin alınarak, suça konu çekin tek imza ile imzalanmasına yönelik olarak sanığa sözlü veya yazılı bir yetki verilip verilmediği, şirket içerisinde zaman zaman böyle uygulamalar yapılıp yapılmadığının sorulması, varsa buna dair belgelerin dosyaya konulması, katılan şirket yetkilisinin yeniden ifadesinin alınarak, daha önce sanık tarafından tek imza ile çek keşide edilip edilmediğinin sorulması, bu mahiyetteki belgelerin onaylı suretlerinin istenerek dosyaya konulması, bu şekilde, sanığın, ortaklarının bilgisi dahilinde veya haricinde tek başına çek imzalayıp imzalamadığı, ortada gerçeğe aykırı bir belge bulunup bulunmadığı ve suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının karar yerinde tartışılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmeyerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,b-Kabule göre de; ... Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/ 11-250 Esas ve 2009/13 Karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, olayda mağdurun tazminat talebi olmadığı gibi, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde sanığa yüklenen sahtecilik suçundan doğan herhangi bir maddi zararının bulunmadığı da gözetilerek kayden suç tarihinden önce sabıkasız olan sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı hususunun karar yerinde değerlendirilerek, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, zararın giderilmediği şeklindeki yasal olmayan bir gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.