Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19372 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2693 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/27993MAHKEMESİ : Antalya 16. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/03/2010NUMARASI : 2009/1369 (E) ve 2010/217 (K)Suç : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Hakkında hükmolunan ceza miktarına nazaran, sanığın duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, kendisini finans uzmanı ve borsa işlemlerinden anlayan bir kişi olarak tanıtmak suretiyle yüksek miktarlarda kazanç sağlayacağını söyleyerek katılanlardan değişik tarihlerde paralar aldığı ayrıca katılanlardan V.. U..’a kendisini Jefrie Keçeciyan olarak tanıttığı bu katılandan aldığı paralar karşılığında J. A. K.K olarak tanzim tarihi olmayan senet ve protokolü imzalayarak verdiğinin iddia edildiği olayda,1- Katılanlar A. Y., F.. B.., I. T. ve mağdur R.. Ç..’a yönelik dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;Sanığın aşamalarda, katılanlardan borç para aldığını ancak borcunu ödeyemediğini savunması yine adı geçen katılanlara verdiği senetlerin sahte olduğu yönünde bir iddia dahi bulunmadığı, olayda dolandırıcılık suçunun “hile” unsurunun bulunmadığı ve eylemin bu hali ile hukuki ihtilaf teşkil ettiği anlaşılmakla, sanığın bu katılanlara yönelik dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,2- Resmi belgede sahtecilik ve katılanlar Ş. Ş. G., B.. K.. ve V.. U..’a yönelik dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;a- Mahkeme tarafından, hükmün gerekçesinde, temel ceza belirlenirken, 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesi kapsamında, usul ve yasaya uygun olarak, suçun işleniş biçimi ve sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, mağdur sayısı gerekçe gösterilmek suretiyle cezaların asgari hadlerden uzaklaşılarak tayin edildiği belirtildiği halde hüküm fıkralarında cezaların asgari hadlerden verildiği belirtilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle çelişkiye düşülmesi,b- Katılanlar Ş. Ş. G. ve V.. U..’a yönelik eylemleri ile ilgili olarak, sanığın, 5237 sayılı TCK'nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla Kanun'un aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal ederek haksız menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca (Üyeler değişik gerekçeleri ile) BOZULMASINA, 20.11.2014 tarihinde birinci madde yönünden oy çokluğu, 2. madde yönünden oybirliğiyle karar verildi.