Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18690 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2616 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/58390MAHKEMESİ : Adana 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/06/2010NUMARASI : 2010/99 (E) ve 2010/238 (K)SUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158. maddenin ikinci fıkrasında yer alan bu düzenlemeyle failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatıra sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere para veya başkaca menfaat almak, kabul etmektir. Kamu görevlisi, TCK madde 6’da tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için, suç konusunun resmi nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün, yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti, suçu nitelikli hâle getirmiştir. Bu iddia yapıldığında, o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı, ya da o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan bir kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır.Failin mağdurdan sağladığı çıkarı….Başsavcısına,…kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında Başsavcının, Kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin, belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden, tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK'nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza, failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini Kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.) olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi, basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır. Kamu görevlisine gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır.Temyiz dışı sanık M.. B..'ın, emlakçılık işiyle geçimini temin etmekte olan katılanın iş yerine gelerek satmak istediği bir ev olduğunu beyan ederek, bu işi katılana verdiği, temyiz dışı sanık M.. B..'ın eniştesi olan sanık K.. Ş..'in sık sık katılanın iş yerine uğrayıp evin satılıp satılmadığını sorduğu ve zaman içerisinde kendisine güven tesis ettiği, katılanın kızının iş aradığını öğrenmesi üzerine, kendisinin Tarım İl Müdürlüğü'nün işlerini yaptığını, başkan Ali Rıza bey ve yardımcısı Kadir bey ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu söyleyerek katılanın kızının özgeçmişini istediği, bir hafta sonra gelerek katılanın kızının yönetici olarak 1.360 TL net maaş ile işe başlayacağını ancak bunun için 1.500 TL harç yatırması gerektiğini söylediği, katılanın sanığa güvenerek zarfa koyduğu parayı sanığa verdiği, birkaç gün sonra sanığın tekrar gelerek Tarım İşletme Müdürlüğü'nün dört şubesi olduğunu, kızının köye gitmesini istemiyorsa 1.500 TL daha harç yatırması gerektiğini söylediği, katılanın parayı yine zarfa koyarak sanığa teslim ettiği, birkaç gün sonra sanığın işlerin organizasyonu için tekrar 1.500 TL istediği, sanığa güvenen katılanın bu parayı da zarf içerisinde verdiği, bu esnada sanığın, katılanın oğlunun askerlik yaptığını ve kronik astım hastası olduğunu öğrenmesi üzerine, katılana hitaben “Genel Kurmay Başkanlığında Albay Yusuf abim var, beni oğlu kadar sever, kendisiyle görüşürüm, oğlunun tayini istediğin yere çıkar” dediği, birkaç gün sonra tayin yazısını teslim etmek üzere Genel Kurmay Başkanlığından bir binbaşı ile bir başçavuşun geleceklerini, uçak parası ve masraf olarak 1.500 TL vermesi gerektiğini söylediği, katılanın sanığa bu parayı da verdiği, bu esnada Tarım Bakanlığı Personel İşleri Müdürlüğü tarafından hazırlanmış gibi düzenlediği sahte belgeyi katılanın kızına faks yoluyla gönderdiği ve tekrar katılanı telefonla arayarak Tarım İl Müdürlüğünden sekiz kişilik bir heyet geleceğini, heyetin başının İlker bey olduğunu, kızının dosyasının bu kişide olduğunu, acilen 863 TL harcın yatırılması gerektiğini söylediği, katılanın bu parayı da sanığın hesabına yatırdığı ve daha sonra sanığa ulaşamadığı, sanığın bu suretle aynı suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kez kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan ve onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; 5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 2.fıkrasındaki nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin, ismen söylemese bile kimden söz edildiğini karşı tarafın anlayacağı şekilde makamı, rütbesi, ünvanı ve lakabını söylediği kamu görevlilerini tanıdığını, hatırının sayıldığını, işini yaptıracağını söyleyerek mağduru kandırması gerektiği, somut olayda ise; sanığın, önemli isimleri tanıdığını söyleyerek iş bulma karşılığında katılandan menfaat temin etmesi şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde yer alan basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı kanunun 158/2 maddesi gereğince hüküm tesis edilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunu'nun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.