Tebliğname No : 11 - 2011/100042MAHKEMESİ : Ankara 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 01/12/2010NUMARASI : 2010/188 (E) ve 2010/242 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.Türk Ticaret Kanunu'nun Madde 14'te, Tacir;"(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.Ticaret şirketleri, aynı yasanın Madde 124'te;”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 - Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.Müteahhitlik yapan sanıktan, Ö. Mahallesi ... ada ... parseldeki apartmanın 1. kat, 5 nolu dairesini haricen yaptıkları 21.11.2005 tarihli sözleşme ile 170.000,00 TL karşılığında satın alan katılan O.. B..li'nin satın aldığı dairenin teslimi sırasında halihazırda oturduğu S. Mahallesi .... Sk. No: .../... K. adresindeki evini sanığa devretmek üzere anlaşmalarına rağmen sanığın inşaatın bitimine yakın bir zamanda katılanın yanına gelerek acil kredi çekmesi gerektiğini söyleyerek evini bir an evvel devretmesini istediği katılanın, inşaatın bitmek üzere olması nedeni ile oturduğu evi sanığa tapu müdürlüğünde devrettiği, fakat sanığın inşaatı tamamlamadığı gibi dairenin devrini de yapmayıp arsa sahibi ile ihtilaflı olduğunu, bu sorunu çözmeyi beklediğini söylediği, diğer katılan K. M. T.'ın da sanıktan aynı adresteki 9. katta bulunan 38 nolu çift katlı daireyi iki adet araç ve iki adet ev karşılığında 23.06.2005 tarihli sözleşme ile haricen satın aldığı, evlerin ve araçların devrini sanığa vermesine rağmen dairenin kendisine teslim edilmediği gibi vekilinin 12.11.2010 tarihli duruşmadaki beyanına göre sanığın aynı daireyi başkalarına da sattığının iddia edildiği somut olayda; öncelikle katılanlara ait ev ve arabaların sanığa devredilip edilmediği resmi kayıtlardan araştırılıp ilgili belgelerin dosya içerisine alınması, sanığın sattığı dairelere ilişkin tapu kayıtlarının getirtilip incelenerek başkalarına devredilip devredilmediklerinin tespit edilmesi, suça konu dairelerin mükerrer satışına ilişkin soruşturma ya da dava dosyalarının bulunup bulunmadığının araştırılması, sanığın katılan O.. B.. ile sözleşmelerini feshedip karşılığında bir adet araç ve dört adet 45.000,00'er TL bedelinde senet verdiğini savunması, katılanın ise senetlerin 21.11.2005 tarihli sözleşmeyle kararlaştırılan hatır senetleri olduğunu iddia etmesine rağmen senetlerin düzenlenme tarihlerinin 03.07.2007 olduğu da gözetilerek sanığın savunmasında belirttiği aracın katılan O.. B..'e devredilip devredilmediği, icra takibine konu senetlerin sözleşmenin feshedilmesi nedeni ile verilip verilmediği hususlarının araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.