Tebliğname No : 11 - 2011/26778MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 09/06/2010NUMARASI : 2009/157 (E) ve 2010/162 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanık D. K.'ın vekalet verdiği Av. M. B.' in yargılama sırasında sanık Derviş Kavak müdafii olarak görev yapmadığı, sanık Derviş Kavak'ın temyiz süresinin gerekçeli kararın sanık D. K.'a tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağı, bu nedenle 18.06.2010 tarihinde Av. M. B.' in sanık B.. Ç.. müdafisi olarak süre tutum dilekçesi vermesinin sanık Derviş Kavak yönünden temyiz süresini başlatmayacağı ve sanık D. K. yönünden verdiği 15.07.2010 havale tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu belirlenip tebliğnamedeki sanık Derviş Kavak yönünden temyiz isteminin reddine yönelik görüşe iştirak edilmeyerek o yer Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafiilerinin temyiz istemlerine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanıkların, katılan L. B.'ya ait boş olarak çalınan çek karneleri içerisinde bulunan suça konu çeki ele geçirdikleri, 05/12/2008 keşide tarihli ve 9200 TL olarak tanzim edilmiş şekilde her iki sanık tarafından ciro edilerek Kurtuluş F. A.Ş. Şirketine factoring sözleşmesi yapılmak üzere faksladıkları, şirket yetkililerinin suça konu çekin keşidecisi görünen katılan L. B. ile görüşmesi sonucu çekin çalıntı olduğunun anlaşıldığı ve katılan L. B.'nın durumdan haberdar olunca şikayetçi olduğu iddia olunan somut olayda; sanık D. K.'ın çekin kendisine sanık B.. Ç.. tarafından getirilerek çekikırdırıp kırdıramayacağını sorduğunu, kendisinin de yardımcı olmak amacıyla çekin arkasını ciro ederek K. Factoring A.Ş'ye faksladığını, sanık B.. Ç..'ın ise savunmasında suça konu çeki doldurulmuş ve çekte ilk ciranta görülen O.. D..'den sattığı mal karşılığında aldığını, çeki aldığında O.. D..'den aldığıni iddia ettiği nüfus cüzdan fotokopisini dosyaya sunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, nüfus müdürlüğünden sorularak sanık B.. Ç.. tarafından dosyaya sunulan O.. D.. adına düzenlenmiş nüfus cüzdanının aslının olup olmadığı ve var ise kurum tarafından kime teslim edildiği, çek üzerindeki yazı ve imzaların özelliklede adına yapılan cironun tanık O.. D..' ye ya da sanıklara ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması, sanık B.. Ç..' ın suça konu çeki fermuar satışı karşılığı olarak aldığını beyan etmesi karşısında sanıktan bu ticari ilişkiye ilişkin ticari kayıtlar olup olmadığının incelenmesi, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının taktir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;2-Suça konu çekin K. Factoring A.Ş. Şirketine factoring sözleşmesi yapılmak üzere fakslandığı, şirket yetkililerince suça konu çekin keşidecisi görünen katılan L. B. ile görüşülmesi sonucu çekin çalıntı olduğunun anlaşıldığı, factoring sözleşmesi yapılıp sanıklara bedeli ödenmediği, bu nedenle eylemin tamamlanmadığı, teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden tamamlanmış kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,3-5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (i) ve (k )bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 YTL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin TCK'nın 158/1-f. son maddesi gereğince temel ceza belirlenirken doğrudan haksız elde olunan yararın iki katının esas alınması, Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.