Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17611 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13952 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 15 - 2013/49478MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1.Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/11/2012NUMARASI : 2012/341 (E) ve 2012/231 (K)Suç : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Kovuşturma evresinde duruşmadan haberdar edilmeyen katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan kurumun 5271 sayılı CMK'nın 260/1. maddesine göre, sanıklar hakkında kurulan hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenip, 5271 sayılı CMK'nın 237/2 ve 238. maddeleri uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir. Bozova İlçesinde faaliyet gösteren B. Eczanesi isimli işyerinde mesul müdürü ve eczacı kalfası olarak çalışan sanıkların, Z.V. adına 17.01.2004 tarihinde düzenlenmiş reçete ekinde bulunan 7 adet, H. F. adına 26.04.2004 tarihinde düzenlenmiş reçete ekinde bulunan 4 adet, B. Ç. adına 26.05.2004 tarihinde düzenlenmiş reçete ekinde bulunan 6 adet, L. Ç.adına 08.08.2004 tarihinde düzenlenmiş reçetede bulunan 1 adet, A.K. için 02.03.2004 tarihinde tanzim edilmiş reçetede bulunan 8 adet, M. B. için 22.01.2004 tarihinde tanzim edilmiş reçetede bulunan 10 adet ve F. Y. adına 02.01.2004 tarihinde düzenlenmiş reçetede bulunan 6 adet sahte ilaç kupürünü kuruma fatura ettikleri, yine 22 adet reçeteyi ilgili mevzuata aykırı ve eksik olarak düzenledikleri ve 2 adet reçetenin protokol kaydının bulunmadığı bu şekilde sanıkların birlikte hareket ederek kurumu zarara uğrattıklarının iddia edildiği olayda, Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; dolandırıcılık eyleminde suç tarihinin haksız menfaatin elde edildiği tarih olduğu dikkate alınarak, hangi reçetelerin usulsüz olduğu ve hangi reçetelerde bulunan kupürlerin sahte olduğu ve bu reçetelerin kuruma fatura edilmesi sonucu kurumun zarara uğrayıp uğramadı ğı hususunda uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılması, suça konu sahte ilaç kupürlerinin olduğu, protokol kaydı bulunmayan ilgili mevzuata aykırı olarak düzenlenen reçetelerin hangi tarihte fatura edilip katılan kuruma ibraz edildiği, bu eylem nedeniyle kurumun zararının ne kadar olduğu, söz konusu sahte kupürlerin olduğu, protokol kaydı bulunmayan ve mevzuata aykırı olarak düzenlenen reçetelerin kullanılması nedeniyle hangi tarihte katılan kurum tarafından sanıklara ödeme yapıldığı hususlarının ilgili kurumdan sorularak suç tarihinin tespit edilmesi, sanıklara atılı eylemlerin zamanaşımına uğramadığının anlaşılması halinde, sanıkların duruşmaya çağrılarak savunma ve delillerinin saptanması, adlarına reçete düzenlenen kişilerin tanık olarak beyanlarına başvurularak, gerçekte bu ilaçları gerektirir rahatsızlıklarının bulunup bulunmadığı, ilaçların gerçekte yazılıp yazılmadığı, bu kapsamda reçeteleri düzenleyen doktorlara tedavi olup olmadıkları ve reçetelerdeki yazılı ilaçları alıp almadıklarının sorulması, gerekli görüldüğü takdirde reçete eklerinde sahte kupür bulunan hastaların tedavi evrakları temin edilerek, ilaçların hastalıkları ile uyumlu olup olmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılması, suça konu kupürlerin eklendiği reçeteleri düzenleyen doktorlar dinlenerek reçetelere bu ilaçları kendilerinin yazıp yazmadıklarının sorulması, kupürlerde bulunan sahteciliğin özel bir inceleme yapılmadan sanıklar tarafından anlaşılmasının mümkün olup olmadığı, sanıkların suç tarihi itibariyle Novosef adlı ilaçtan kaç adet alıp, kaç adedinin satıldığı, fatura dışı alım ya da satımın bulunup bulunmadığı ve söz konusu reçetelerin arka kısımlarında bulunan imzaların sanıklara mı yoksa ilaçları alan kişilere mi ait olduğu hususlarında uzman bilirkişiden rapor alınmasından sonra sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş,katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.