Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 17124 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1697 - Esas Yıl 2013
Tebliğname No : 11 - 2011/40234MAHKEMESİ : Gaziantep 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 22/06/2010NUMARASI : 2008/384 (E) ve 2010/290 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Sanığın, üretmediği halde 66 ton buğdayı komisyon karşılığı fatura ticareti yapan B. C.isimli şirkete satmış gibi düzenlenen faturayı ibraz ederek destekleme parası aldığının iddia edildiği somut olayda; sanığın ve eşi olan tanık M.K.'in 70 tonun üzerinde buğday ürettiklerini ve bu buğdayları üç kamyon ile M.K. isimli şahsa sattıklarını, faturanın ise kendilerine daha sonra verildiğini beyan etmeleri karşısında suçun unsurlarının tespiti bakımından sanığın 2006 dönemi için herhangi bir tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı, Tarım İlçe Müdürlüğü'ne bildirdiği arazilerinin miktarı, bu arazilerde tarım yapılı yapılmadığı, yapılmış ise elde edilebilecek ortalama ürün miktarı belirlenip, dosyada ismi geçen M. K. ve S. A.K.'in tanık olarak dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;Sanık hakkında TCK'nın 168. maddesinde düzenlenen etin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan şartlardan zararın kısmen ya da tamamen ödenmesi konusunda sanık müdafiine süre verilirken zarar miktarının 2.310,00 TL olarak bildirilmesine rağmen iddianame anlatımında zararın 466,00 TL olarak gösterilmesine rağmen Z. bankası'nın 18.08.2009 tarihli yazasında sanığa gelir desteği olarak toplam 8.320,00 TL ödeme yapıldığının belirtildiği, 789 sayılı Nizip Tarım Kredi Kooperatifinin 03.03.2010 tarihli cevabi yazısında ise sanığın hesabına 2.310,00 TL destekleme priminin yatırıldığının bildirilmesi karşısında zararın miktarının çelişkiye yer vermeyecek şekilde belirlenip, sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmesi için ne kadar para yatırması gerektiğinin açıklanması gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.