Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16868 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1690 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, dil kursunda İngilizce öğretmeni olarak çalıştığı ve bu kursta bulunan ve kursu bitiren katılandan, kendisini yurt dışına göndereceğini söyleyerek öncelikle 1000 TL para aldığı, 15 gün kadar sonrada yine sanığın katılandan bu sefer pasaport ve vize işlemleri için 700 TL daha para aldığı ve bundan da yaklaşık bir hafta sonra yine katılandan işlemler için 300 TL daha para aldığı, ancak sonrasında sanığın katılandan toplamda 2000 TL para aldığı halde katılanı yurt dışına gönderme işlemlerini yapmadığı ve ayrıca katılanın parasını da iade etmediği, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla, hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanığın, 5237 sayılı TCK'nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünü birden fazla ihlal ederek , değişik zamanlarda birden fazla kez menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi hususu aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla ''100 gün'', ''83 gün'' ve ''1.660 TL'' adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla ''5 gün'', ''4 gün'', ''80 TL'' adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.