MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, ... isimli inşaat malzemeleri satan firmada çalıştığı, katılanın yetkilisi olduğu ... isimli firmadan çalıştığı firma adına malzeme aldığı ve aldığı malzemelerin bedeli peşin olarak ya da çek ile ödediği, yine katılanın yetkilisi olduğu firmaya mal almak için geldiği, şirkete kontraplak lazım olduğunu söylediği, katılanın sanığa ödemeyi nasıl yapacağını sorduğunda, şirkete ait herhangi bir belge getirmediğini ancak "bizim şirketi biliyorsunuz daha önceleri de iş yaptık" dediğini, bunun üzerine malları sanığın aracına yüklendiği, bedeli karşılığında sanığın kendi ismini yazarak 28.10.2005 ödeme tarihli 3710,56 TL’lik bonoyu imzalayıp verdiği, düzenleme tarihini ise 29.10.2005 olarak yazdığı, ve kendi adresini yazmayıp on yıl önce çalıştığı ... isimli firmanın adresini yazarak yanılttığı senedin ödeme günü geldiğinde katılanın senet bedelini tahsil için sanığın çalıştığı firmayı aradığı ancak firma yetkilisi tanık İsmail’in sanığın kendi firması ile bir alakasının olmadığını ve mal alımına ilişkin bilgisinin olmadığını söylediği, sonrasında katılanın sanığa ulaşamadığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, tanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla, hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla ''60 gün'', ''50 gün'' ve ''1.000 TL'' adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla ''5 gün'', ''4 gün'', ''80 TL'' adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.