Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16769 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1602 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi durumunda TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar, Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.Türk Ticaret Kanunu’nun 14. maddesinde;1- Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından ... bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır” denilmektedir.Aynı kanunun 124. maddesinde; “1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. 2)Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” denilmektedir.Kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 55. ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Kanunun 55. maddesi uyarınca, yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişi ya da kooperatif yöneticisi olabilir.Kent Gıda isimli şirkette pazarlamacı olarak çalışan sanığın, bu şirket adına katılana birçok kez mal sattığı, suç tarihinde de katılanın sanığa 2.500,00 TL’lik mal siparişinde bulunduğu, ayrıca sanığın keşidecileri ... ve ... olarak görülen 4.500,00 ve 4.000,00 TL bedelli senetleri ciro edip vermek suretiyle katılandan toplam 11.000,00 TL bedelli çek aldığı, söz konusu senedin keşidecisi gözüken ... isimli şahsın tespit edilemediği, ...’in ise ... ilçesinde market işlettiği ve sanıktan birçok kez mal alarak alışveriş yaptığının belirlendiği, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı'nın 16.12.2009 tarihli ekspertiz raporuna göre, suça konu iki adet senet üzerindeki yazı ve borçlu imzalarının sanığın eli ürünü olduğunun tespit edildiğinin iddia olunduğu somut olayda;1-Sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan ile sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2-Dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Şirket yöneticisi veya şirket adına hareket etmeye yetkili temsilci ile şirket müdürü olmayıp, şirkette çalışan kişilerin, şirket adını kullanarak dolandırıcılık suçunu işlemeleri halinde TCK’nın 158/1-h maddesindeki nitelikli halden söz edilemeyeceği için, şartları var ise maddenin diğer bentlerindeki nitelikli hallerin var olup olmadığının araştırılmasının gerekeceği, bunların bulunmaması durumunda ise dolandırıcılık suçunun basit halinin oluşacağından hareketle; suçun işlendiği tarihte Kent Gıda isimli firmada pazarlamacı olarak çalışan sanığın, yapılan 2.500,00 TL alışverişin dışında vereceği 11.000,00 TL tutarındaki çek için şikâyetçiye 8.500,00 TL meblağlı iki adet sahte senet vermesi şeklinde işlendiği iddia olunan dolandırıcılık suçunda, failin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-h. maddesinde öngörülen kişilerden olmadığının anlaşılması karşısında, aynı kanunun 157. maddesinde yer alan basit dolandırıcılık suçundan cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan ile sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.