Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16756 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1606 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Hileli iflas, taksirli iflasHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü; .... şirketinin İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.5.2008 tarih ve 2002/159-2008/258 E-K sayılı dosyasıyla iflasına karar verildiği, iflasın tasfiye işlemi için İstanbul 2. İflas Müdürlüğü’nün görevlendirildiği, iflas idaresinin 2008/6 sayılı dosyasıyla tasfiye işlemini başlattığı ve bu arada şirket yöneticileri sıfatıyla sanıklara yasa gereğince müflis şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile borç ve alacaklarının tespit ve korunması bakımından tüm ticari defterlerinin yasal süre içinde tesliminin talep edildiği, yapılan incelemede sanıkların gerçekte bir borç/alacak ilişkisi olmadığı halde tacir olmanın gerektirdiği özen ile hareket etmeyerek şirketin iflasına karar verilmesine sebebiyet verdikleri, borç ile alacağın kat kat fazlası miktarda kamu bankalarından borç para alındığı, 2005-2006-2007 yıllarına ait bilanço ve gelir tablolarının ve 2007 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesi ile bilanço/gelir tablolarının zorunlu olmasına rağmen ... Kurumlar Vergi Dairesi’ne verilmediğinin iddia edildiği olayda; 1-O yer Cumhuriyet savcısı tarafından sanıklar ..., ... haklarında verilen beraat hükümlerine yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanıklar ... ve ...'un 03.03.2006 tarihinde şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçildikleri, 09.10.2006 günü ise, .... Noterliği’nce düzenlenen istifanamelerini gerek şirkete gerekse de ... Ticaret Memurluğu’na tebliğ etmelerine rağmen, ticaret sicil gazetesinde bu hususun ilan edilmediği, bu kapsamda tek taraflı yenilik doğuran bir hakkın kullanılması olan istifanın hukuki sonuç doğurması yönetim kurulunun kabulüne bağlı olmadığından iç ilişkide şirkete ulaşmakla sonuçlarının ortaya çıkacağı, iyiniyetli 3. kişiler açısından hukuki sonuç doğurmaya yönelik tescil ve ilan işleminin yapılmamış olmasının sanıkların mahkûmiyetine yeterli sayılamayacağı hususları gözetilerek verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 2-Sanıklar ... ve ... müdafileri tarafından vekâlet ücretiyle sınırlı olarak yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesi ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/5. maddesi gereğince, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanıklar lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılması gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına "Sanıklar ... ve ...’nın kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 2.000,00 TL vekâlet ücretinin hazineden alınarak her bir sanığa ayrı ayrı verilmesi" bendinin eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.