Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16726 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1659 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın, 158. maddenin İkinci fıkrasında yer alan bu düzenlemeyle failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru,kamu görevlileri yanında hatıra sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek,yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere,para veya başkaca menfaat almak,kabul etmektir. Kamu görevlisi, TCK madde 6’da tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için,suç konusunun resmî nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün,yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti,suçu nitelikli hâle getirmiştir. Bu iddia yapıldığında,o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı,yada o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan bir kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır. Failin mağdurdan sağladığı çıkarı…. Başsavcısına,…kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında Başsavcının, Kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin,belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden, tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK'nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza, failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini Kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.) olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi,basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır. Kamu görevlisine gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır. Sanığın, oğlu kasten öldürme suçundan tutuklu olan ve yargılamasına Ankara Çocuk Mahkemesinde devam edilen katılana, Ankara Cumhuriyet savcısı Hüseyin Şahin'i tanıdığını, yemeğe çıkacaklarını, onun nezdinde hatırı sayıldığına dair yalanlar söyleyerek ve oğlunun dosyasını bu sayede olumlu sonuçlandıracağını vaat ettikten sonra bu duruma inanan katılandan ilk aşamada masraf adı altında 750 TL para aldığı; ayrıca bir kaç gün sonra aldığı paranın yetersiz olduğu bahanesiyle ikinci defa 1750 TL parayı elden teslim almak suretiyle haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda; Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, katılana yönelik bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan ''5237 sayılı TCK'nın 158/2, 43/1,168/2 62, maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 77 gün adli para cezası karşılığı aynı Kanunun 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL 'den olmak üzere 1540 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ifadelerinin yerine ''5237 sayılı TCK'nın 158/2 maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 43/1 maddesi gereğince 1/4 oranında arttırım yapılarak 6 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı kanunun 168/2 maddesi gereğince yarı oranında indirim yapılarak 3 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, 62. maddesi gereğince cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 2 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 52/2 maddeleri gereğince verilen 2 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20.00 TL 'den olmak üzere sonuç olarak 40.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.