Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16712 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1660 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesiHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu su??un bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Olay tarihinde sanıklar ... ve ...'ın, katılanın temsilcisi olduğu ... Şirketine ait işyerine gelerek, kendilerini ... Şirketinin yetkilileri olduklarına dair yalan söyleyip, muhtelif mobilya ürünleri satın almak istediklerini belirttikleri, katılan ile pazarlık yaparak anlaştıktan sonra alışverişe istinaden, sanık ...'nun yetkilisi olduğu ... Şirketinin keşidecisi olduğu, sanık ...'nun yetkilisi olduğu ... Şirketinin emrine düzenlendiği, ayrıca bu şirket tarafından ciro edildiği görünen ve tüm dosya kapsamına göre anılan şirket yetkilerinin temsilcilerinin imzalarının taklit edilmesi suretiyle sahte oluşturuldukları belirlenen 4 adet çeki katılana vererek muhtelif eşyalara ilişkin sipariş sözleşmesinin düzenlendiği, söz konusu sözleşmenin sanık ... tarafından imzalandığı, ancak hazırlanan muhtelif mobilyalar Mersin'e gönderilmek üzere 42 YD 606 plakalı araca yüklenerek anılan sözleşmede belirtilen adrese değil; sanık ...'ın sahibi bulunduğu ...'daki ... Tesislerine götürülerek teslim edildiği, bu şekilde sanıkların sahte olduğunu bildikleri çekleri katılana vererek, karşılığında mobilya almak suretiyle haksız menfaat temin ettiklerinin iddia edildiği olayda; Oluşa, sanıkların savunmalarına, katılanın anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; Sanıklar ... ve ...'nun, nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerine ilişkin somut ve inandırıcı delillerin elde edilemediği, sanıklar ..., ...'ın ise fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek sahte olduğunu bildikleri çekleri katılana verip,karşılığında mobilya almak suretiyle haksız menfaat temin ettikleri, diğer sanık ...'ın ise suça konu olduğunu bildiği söz konusu mobilyaları kabul ettiklerinin sabit olduğunun anlaşılması karşısında; sanıklar ... ve ... haklarında verilen beraat kararı, diğer sanıklar ... ile ...'ın eylemlerinin nitelikli dolandırıcılık, sanık ...'ın eyleminin de suç eşyasının kabul edilmesi suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabullerinde bir isabetsizlik görülmemiş ve tebliğnamedeki bozma isteyen düşünce benimsenmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ve sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5237 Sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK'nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise;o takdirde tespit olunacak temel gün,suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.Katılana söz konusu sahte çekler verilmek suretiyle karşılığında 75.100 TL bedelinde mobilya satın alındığı anlaşılmakla; yukarıdaki açıklama çerçevesinde sanıklar ... ve ... haklarında 5237 sayılı TCK'nın 158/1, f,son maddesi gereğince haksız menfaat miktarının 75.100 TL ve haksız menfaatin iki katının 150.200 TL olması dikkate alınarak temel cezanın bu miktardan az olmayacak şekilde ''7510 gün adli para cezası'' olarak belirlenmesi, aynı kanunun 62.maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 6258 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına ve mahkemenin takdirine göre 5237 sayılı TCK'nın 52.madde gereğince; 1 gün karşılığı 20 TL üzerinden hesaplanarak 125.160 TL adli para cezası ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yasal düzenlemeye aykırı bir şekilde doğrudan haksız menfaat miktarının iki katı 150.200 TL olarak temel cezanın belirlenerek fazla ceza tayini ve ayrıca 1136 sayılı Kanun'un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13.maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılıkların aynı Kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükümde yer alan adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin bölümlerin hüküm fıkrasından tamamen çıkartılarak yerine, ''sanıklar ... ve ...'ın, 5237 sayılı TCK'nın 158/1, f-son maddesi gereğince haksız menfaatin iki katı olan 150.200 TL karşılığı 7510 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı kanunun 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 6258 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı kanunun 52/2. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL den hesap edilerek sonuç olarak 125.160 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına'' şeklinde belirtilmesi ve ayrıca hüküm fıkrasına "katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 2000 TL vekalet ücretinin sanıklardan alınarak katılana verilmesi" fıkrasının eklenmesi suretiyle diğer yönleri kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.