MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, basit kasten yaralamaHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Müştekinin minibüs şoförü olduğu, sanığın, müştekiye ait minibüse bindiği ve aracı bir iki kez ev ihtiyaçlarını gidermek amacıyla durdurduğu, en son, yolda yürüyen bir kız öğrencinin araca alınması konusunda müşteki ile sanık arasında tartışma yaşandığı, sanığın, “verdiğin 1 TL, aracı durdurup duruyorsun, sinkaf ederim senin 1 TL'ni” diyerek katılana hakaret edince yaşanan kavga sonucunda sanığın, müştekinin kafasına taşla vurmak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, tartışma ve kavganın aracın dışında da devam ettiği, bu sırada sanığın, yine taşla müştekinin aracına zarar verdiği, böylece sanığın mala zarar verme ve basit kasten yaralama suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,1-Mala zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;Sanık, müşteki ve tanık beyanları, görgü ve tespit tutanağı, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yargıtay Ceza Genel kurulu'nun 14/06/2011 tarih ve 2011/1-24 Esas, 2011/124 Karar sayılı kararına göre, failin haksız bir fiilin yarattığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesinin haksız tahrik olduğu, bu durumda failinsuç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında yarattığı karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yöneldiği, buna göre; sanığın, müştekinin kendisine hakaret etmesi üzerine ona vurduktan sonra yaşanan tartışmanın arabadan indikten sonra da devam ettiği, bu kez sanığın, elindeki taşla müştekinin aracına vurduğu dikkate alınarak, aradan geçen zaman ve sanığın müştekiyi yaraladıktan sonra eylemlerine devam etmiş olması nedeniyle, mala zarar verme suçu açısından haksız tahrik altında kalındığının kabul edilemeyeceği dikkate alınarak, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2-Basit kasten yaralama suçundan verilen düşme kararına yönelik temyiz incelemesinden;a-5237 sayılı TCK'nın 6/f-4. Maddesine göre, saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeylerin silah sayılacağı hüküm altına alınmış olmakla ve sanık tarafından kullanılan taşın da, bu anlamda silahtan sayılması gerektiği dikkate alınarak, sanığın şikayete tabi olmayan, aynı Kanun'un 86/2, 3-e, 29. maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suçun basit yaralama kapsamında değerlendirilmesi sonucu, 5237 sayılı TCK'nın 73. ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince , şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi,b-Kabule göre de; sanığa yüklenen basit kasten yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 73/6. maddesi gereğince şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği hususunda, sanığın beyanı saptanarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.