Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16592 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1425 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/52805MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/07/2010NUMARASI : 2006/896 (E) ve 2010/748 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, temyiz dışı sanık Cevdet ile birlikte katılana şarapları satın alabileceklerini söyledikleri ödeme konusunda katılana çek verebileceklerini söyleyip faks yoluyla çek suretini de gönderdikleri ve katılanın yaptığı araştırmada faksla gönderilen çekin sağlam olduğunu öğrendiği bunun üzerine katılanın 26.08.2006 günü toplam 44.000 TL değerindeki eşyalarını araca yükleyip sanıkların işyerine getirip şarapları teslim ettiği ancak sanıkların daha önce katılana faksladıkları çeklerin henüz kendilerine ulaşmadığını bu nedenle katılana senet verebileceklerini söyledikleri ancak katılanın senedi kabul etmemesi üzerine sanığın bir tanıdığından çek bulacağı bahanesiyle işyerinden ayrılıp bir müddet sonra biri 20.000 TL diğeri 24.000 TL tutarında iki adet çeki getirdiği ve her iki çekin arkasını her iki sanık ayrı ayrı ciro yapıp katılana verdiği olay gününün cumartesi olması nedeni ile katılanın çekleri bankalardan soruşturamadığı ilk pazartesi günü çekleri bankadan araştırdığından çeklerin ödenmesinin mümkün olmadığını öğrendiği böylece sanığın atılı suçu işlediğinin iddia edildiği somut olayda;Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 28.12.2004 tarih ve 2004/173-228 sayılı kararında da açıklandığı üzere; yüklenen suçun bankanın maddi varlıklarından olan “çek” kullanılmak suretiyle işlendiğinin iddia olunması karşısında; eylemin sübutu halinde tespit olunacak, suç tarihine göre TCK'nın 158/1-f maddesinde tanımlanan “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri tayin ve takdiri görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek “görevsizlik” kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı biçimde hüküm tesisi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 16.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.