Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16573 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25881 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, tehditHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı, iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır. Sanığın, daha önceden doğmuş olan alacağını istemek ve bu konuyu konuşmak amacıyla şikayetçi ...'in iş yerine gittiği, şikayetçinin iş yerinde olmaması üzerine telefonla aradığı, şikayetçinin telefonda kendisine hakaret etmesi nedeniyle sinirlenen sanığın işyerinin camını kırmak ve sekretere hitaben “bu adamı öldüreceğim, beni oyalıyor, gelmiyor, paramı ödemiyor” demek suretiyle mala zarar verme ve tehdit suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; 1- Sanığın üzerine atılı mala zarar verme suçuna yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; Sanığın ikrarı, tanık beyanları, olay yeri inceleme tutanağı ve tüm dosya kapsamıyla, sanığın üzerine atılı mala zarar verme suçundan mahkumiyetine ilişkin kurulan hükümde isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1 maddesi maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından ”TCK 53.madde gereğince sanık hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine” ilişkin kısmın çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2- Sanığın üzerine atılı tehdit suçunun temyiz talebinin incelenmesinde; Şikayetçi beyanı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı tehdit suçundan mahkumiyetine ilişkin kurulan hükümde isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a) 5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1 maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,b) Sanık hakkında hüküm kurulurken "yargılama sürecindeki davranışları göz önüne alınarak" 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulandığı ve “sanığın yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlığı dolayısıyla verilen cezanın ertelenmesi halinde ilerde bir daha suç işlemeyeceği hususunda mahkememize tam bir vicdani kanaat gelmiş olduğundan” gerekçesiyle de TCK'nın 51. maddesine göre cezaların ertelenmesine karar verildiği halde “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönüne alındığında hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde ileride bir daha suç işlemeyeceği hususunda mahkememize tam bir vicdani kanaat gelmemiş olduğundan” denilmek suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek, aynı gerekçelerin hem lehe hem aleyhe değerlendirmede esas alınarak çelişki yaratılması, buna göre yasal olmayan gerekçelerle, suç tarihinde sabıkası bulunmayan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.