Tebliğname No : 4 - 2012/7249MAHKEMESİ : Antalya 13. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 29/12/2010NUMARASI : 2010/29 (E) ve 2010/917 (K)SUÇ : Mala zarar vermeDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Restaurantta yemek yiyen arkadaşlarını dışarda bekleyen katılanın, kendisine bakmasına sinirlenen sanık tarafından katılanın aracına yumruk atmak suretiyle mala zarar verme suçunun işlediğinin iddia edildiği olayda; tanık beyanları, görgü tespit tutanağı, yüzleştirme tutanağı ve tüm dosya kapsamıyla mahkemenin sanık hakkında mala zarar verme suçunun oluştuğuna dair kabulünde isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Gerekçede “suçun işleniş biçimi, suçun işlenişinde kullanılan araçlar işlendiği zaman ve meydana gelen zarar nazara alınarak cezanın alt sınırdan tespitine,cezanın sanığın geleceği üzerinde olası etkileri duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde tutularak cezasından takdiren indirim yapılmasına” denilmesine rağmen, hükmün alt sınırdan uzaklaşılarak kurulması ve “sanığın cezasından takdiren indirim yapılmasına yer olmadığına” denilerek 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesinin uygulanmaması suretiyle gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturulması,2- 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.