MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.10.1993 tarih ve 187/227 sayılı kararında açıklandığı üzere, tür ve miktarı itibariyle kesin olan kararların suç vasfına yönelik temyizi halinde Yargıtay'ca inceleme yapılmasının olanaklı bulunması, o yer Cumhuriyet savcısının temyizinin de suç vasfına yönelik olduğunun anlaşılması karşısında 27/07/2011 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelenmesinde;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Suça sürüklenen çocuk ...'in, öğrenim gördüğü lisede okul yönetimine kızarak, aynı okulda coğrafya öğretmeni olan müştekinin aracını bozuk parayla çizdiğinin anlaşıldığı olayda, eylemin mala zarar verme suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Suça sürüklenen çocuğun 18 yaşından küçük olması karşısında, yargılamasının kapalı oturumlarda gerçekleştirilmesi gerekirken bazı oturumların açık yapılarak ve yaşı küçük sanıklar hakkında kapalı oturumda yapılan yargılama sonunda hükmün de kapalı oturumda açıklanması gerektiği gözetilmeyerek açıkça okunması suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 185. maddesine muhalefet edilmesi telafisi mümkün olmadığından; yine 5395 sayılı Yasa'nın 3/a-2 maddesine göre kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk için suça sürüklenen çocuk ifadesinin kullanılması gerekirken sanık ifadesinin kullanılması mahallinde düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;5275 sayılı CGİK'nin 106/4. maddesi uyarınca çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezalarının ödenmemesi halinde hapis cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeden TCK'nın 52/4. maddesi uyarınca ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan adli para cezasının taksitler halinde ödenmesi ile ilgili bölümden "...geri kalan kısmın hapse çevrileceğinin" ibaresinin çıkartılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.