Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16518 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25876 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu görevlisine görevi yaptırmamak için direnme, mala zarar verme, hakaretHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye ..., ... ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun ... ... ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır.Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, ... ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme”suçuyla korunan hukuki yarar,kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla,cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil, görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse,fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.Olay tarihinde Buca Asayiş Ekipler Amirliğinde görevli müşteki polis memurlarına olay yerinde kavga olduğunun anons edilmesi üzerine olay yerine geldikleri, kavgayı ayırmaya çalıştıkları sırada oturduğu apartmandan elinde bıçakla çıkan sanığın, annesine küfür edildiği iddiası ile kavga eden taraflara saldırmak istemesi üzerine müşteki polislerce kendisine engel olunduğu, bunun üzerine sanığın elindeki bıçağı almak isteyen müşteki polis memurlarına “çekilin yoksa bıçağı sokarım” şeklinde sözler sarf edip, elinden bıçağı almak isteyen polis memurlarına karşı koyduğu, zor kullanılarak elinden bıçağın alındığı, karakola götürülmek üzere polis aracına bindirildiğinde müşteki polislere hitaben “anasını sinkaf ettiğim çocukları, beni buraya neden kapattınız?'' diyerek aracın camlarına tekme atmak sureti ile kırdığı, bu şekilde gerçekleşen eylemlerinin mala zarar verme, hakaret ve kamu görevlisine görevini yaptırmamak için direnme suçlarını oluşturduğu iddia edilen olayda;1-Mala zarar verme ve kamu görevlisine görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik incelemede;Görevi yaptırmamak için direnme suçunun aynı anda birden fazla kişiye karşı gerçeklşemesi nedeniyle sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 2-Hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik incelemede;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;5237 sayılı TCK'nın 62/1 maddesi uyarınca cezadan indirim yapılırken hesap hatası sonucu hapis cezasının 1 yıl 15 gün yerine eksik tayini, Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hakaret suçuna ilişkin sonuç cezanın çıkartılarak yerine ''1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına'' ibaresi eklenmek suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.