Tebliğname No : 15 - 2012/96333MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 25/01/2012NUMARASI : 2011/1032 (E) ve 2012/39 (K)SUÇ : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.1-Sanığın, yaşı nedeni ile ayrı soruşturma evrakı tanzim edilen kızı ile birlikte müştekinin mağaza müdürü olarak çalıştığı mağazaya geldiği, burada bir adet şapka aldığı, kasiyere 200 TL para verdiği kasiyerin bozuk paranız yok mu şeklinde sorması üzerine var diyerek 200 TL'yi kasiyerden geri aldığı, söz konusu şapka 5,50 TL tuttuğu için kasiyere 1 TL para verip sürekli sorular sorarak meşgul ederek kafasını karıştırarak kendisine 200 TL'nin geri iade edildiğinin unutulmasından faydalanarak 195 TL'yi para üstü olarak alıp uzaklaştığı olayda; sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu halde yazılı madde ile hüküm kurulması,2-Sanığın, görevli polis memurları tarafından yakalanması üzerine suça konu paranın ele geçirildiğinin anlaşılması karşısında, rızai iade bulunmadığı ve etkin Pişmanlık koşulları oluşmadığı halde 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesi tatbik edilerek eksik ceza tayin edilmesi, 3-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler açısından ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdüfiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın gözetilmesine 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.