MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanık ...'in .... Şti.'nin hissedarı olmasına rağmen şirket temsilcisi olmadığı, şirket müdürü olarak şikayetçi ...'nün yetkili olduğu, sanık ...'in şirket yetkilisi olmaması nedeniyle şirketi borçlandırma yetkisine sahip olmamasına rağmen yetkisiz olarak 16.500 TL bedelli senedi şirket adına düzenleyip şirket kaşesini de kullanarak imzaladığı ve sanık ...'a verdiği, yine sanık ...'in şirket yetkilisi olmamasına rağmen şirketin 15.993 TL borçlu olduğunu gösteren 'tutanak' başlıklı belgeyi şirket kaşesini kullanarak imzaladığı ve sanık ... 'a verdiği, sanıklar tarafından suça konu tutanak ve senede dayalı olarak şirket aleyhine icra takipleri yapıldığı, şirkete ait banka hesaplarındaki paralara haciz konulduğu ve tahsil edildiği, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek suça konu senet ve suça konu tutanağı düzenleyip kullandıkları, hile teşkil eden senet ve tutanağı takibe koyarak şirketi zarara uğratmak kastı ile hareket ettikleri, bu eylemleriyle atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda; 1- Katılan vekilinin sanık ... hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından, sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat kararlarına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; 15.05.2012 tarihinde tefhim edilen hükmü, katılan vekilinin yasal süresi geçtikten sonra 24.05.2012 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmakla, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunu'nun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2-Sanık ... müdafiinin, sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Sanığın İcra Müdürlüğü'nü aracı kılmak suretiyle haksız çıkar sağladığı şeklindeki eyleminin, 5237 sayılı TCK'nın 158/1-d maddesinde düzenlenen “kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanunu'nun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunu'nun 326/son maddesi gereğince kazanılmış hakkın gözetilmesine, 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.