Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16359 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1471 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanığın ... Büyükşehir Belediyesine bağlı ... isimli şirkette kepçe operatörü olarak çalıştığı, olay tarihinde de ... Camii çevresi çalışmalarında görev aldığı, yapılan kazılar sırasında çıkartılan 3 adet düktil borunun saha görevlileri tarafından alınması için ... deposuna telefon açıldığı, öğle paydosundan sonra sahaya gelen görevlilerin boruların çıkartıldığı yerde olmadığını görünce ... deposunu aradıkları, depo görevlilerinin boruların getirilmediğini söylemesi üzerine yapılan araştırmada, boruların sanık tarafından hurdacıya satıldığının tespit edildiği, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.TCK'nın 51. maddesi gereğince, sadece hapis cezasının ertelenebileceği, adli para cezasının ertelenemeyeceğinin gözetilmemesi hususu, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini ve 5237 sayılı TCK'nın cezaların toplanması kuralına yer vermediği dikkate alınarak, sanık hakkında hükmolunan her bir cezanın diğerinden bağımsız olduğu gözetilmeden, TCK'nın 155/2. maddesi kapsamında verilen 6.000 TL ve 1.000 TL adli para cezalarının toplanması suretiyle sonuç olarak 7.000 TL adli para cezasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla ''60 gün'', ''50 gün'' ve ''1.000 TL'' adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla ''5 gün'', ''4 gün'', ''80 TL'' adli para cezası ibaresinin eklenmesi ve para cezalarına toplanmasına ilişkin 3. paragrafının ise hükümden tamamen çıkartılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.