Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16286 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1329 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. 5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde,dolandırıcılık suçunun,Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi ,nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.Bu suçun oluşabilmesi için,Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir.Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın,sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa,dolandırıcılıktan bahsedilemez,şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir. Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır.5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır.Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı,kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır.Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa,basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.Somut olayda; sanığın, şikayetçi adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı ve ikametgah kağıdı ile Deniz Bank Silivri şubesinden 10.100 TL bireysel kredi başvuru talebinde bulunduğu, bankanın durumdan şüphelenmesi üzerine ibraz edilen nüfus cüzdanı ve ikametgah kağıdının sahte olduğunun tespit edildiği, sanığın başvurusu sonrasında henüz kendisine kredi ödenmeden durumun, banka yetkililerince fark edilmesi üzerine eylemini tamamlayamadığı ve teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmakla,sanığın mahkumiyetine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; TCK’nın 53. maddesinin (3) fıkrası uyarınca 53/1-c madde ve bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden, yoksunluğun tümü için koşullu salıverilmeye kadar sürmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde yer alan TCK’nın 53.maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüme "53. maddenin 3.fıkrası uyarınca 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1.fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" ibaresi eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.