Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16162 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25975 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, nitelikli mala zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Mala zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;Hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre karar tarihi itibariyle; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'a, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 26. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesi uyarınca, doğrudan verilen 3.000 TL ve altında kalan adli para cezalarının temyizinin mümkün olmaması karşısında, sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317.maddesi gereğince REDDİNE,2-Kamu malına zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Sanığın, olay günü alkol alarak katılanlara ait işyerinde taşkınlık yaptıktan sonra durumu haber alan kolluğun, sanığı polis merkezine götürdüğü, polis merkezinde de, taşkınlık yaparak kapı koluna ve ahşap bölmelere zarar verdiği, böylece kamu malına zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, katılan vetanık beyanları, görgü ve tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Emniyet Müdürlüğü'nün tuttuğu 03/05/2011 tarihli tutanak içeriğine göre, sanığın kamu zararını gidermediğinin bildirilmesine rağmen, sanığın, 22/10/2011 tarihli talimatla alınan ifadesinde; ilgili polis merkezine marangozu gönderdiğini, tamiratı yaptırarak zararı giderdiğini belirttiği, kararda ise, sabıkası bulunmayan sanığın zararı gidermediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş olması ile TCK'nın 168. maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir karar verilmemiş olması karşısında, öncelikle ilgili kurum yetkilisinin duruşmaya çağrılarak, sanık tarafından zararın tamamen veya kısmen giderilip giderilmediği hususunun sorulması, buna dair belgelerin dosyaya konulması, bu duruma göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunun karar yerinde tartışılması ile yapılan ödemenin tam veya kısmi olup olmadığının belirlenmesinden sonra, kısmi ödeme varsa; 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi kapsamında, ilgili kurum yetkilisine kısmi ödemeye rızası olup olmadığının sorularak, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.