Tebliğname No : 6 - 2011/355682MAHKEMESİ : İzmir 6. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 22/06/2011NUMARASI : 2011/64 (E) ve 2011/160 (K)SUÇ : Dolandırıcılık, hırsızlıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır. Katılanın kızı olan tanık Ş.'ın İ. Caddesi No:. K:1 D:3 adresinde bir dairesi, tanık Şehnaz'ın eşi olan tanık Çağlar ile birlikte bu daireyi satmaya karar verdikleri,tanık Çağlar'ın satmaya karar verdikleri dairenin camına satılık ilanını yazıp altına da cep telefonu numarasını yazıp astığı,sanığın ilandaki numradan tanık Çağlar'ı aradığı ve daireyi görmek istediğini söylediği, tanık Çağlar'ın da eşinin ve kendisinin çalıştığını, işten çıktıktan sonra gösterebileceğini söylemesi üzerine buluşma günü ve saati kararlaştıkları, sanığın kararlaştırdıkları saatte gelip tanık Çağlar'ı beklediği, tanık Çağlar'ın da gelip sanığa daireyi gösterdiği sırada, daireye tanık Şehnaz'ın da geldiği, sanığın ciddi alıcı olduğunu göstermek için daireye istenilen 140.000 TL'yi çok bulduğunu söyleyerek 120.000 TL verebileceğini belirttiği, pazarlık yapıp 130.000 TL ve tapu masraflarının yarı yarıya ödenmesi konusunda anlaştıkları, tanıkların sanığın alıcı olduğuna inandıkları, ertesi gün tapu işlemlerini yapmayı kararlaştırdıkları, tanıklar Çağlar ve Şehnaz'ın sanığa çalıştıklarını bu nedenle de tapu işlemlerinin imzaya kadar olan kısmını babaları olan katılan ile birlikte yapmasının gerektiğini söyledikleri, ardından da babaları olan katılana durumu aynen anlattıkları, sanığın alıcı olduğunu, bu nedenle de ertesi gün onunla buluşmasını, işlemleri imza aşamasına getirip kendilerine haber vermelerini istedikleri, katılanın da çocuklarına yardımcı olmak maksatlı olarak olay tarihinde, sanık ile önceden kararlaştırdıkları yerde buluştukları, birlikte konuşmak ve çorba içmek için Kemeraltında bir mekana oturdukları, sanığın ise bu sırada sürekli olarak telefonla konuşmakta olduğu, ardından da katılana dönerek "tapu işlemleri için Ziraat Bankasına para yatırılması gerekiyor" dediği, katılanın da tapu işlemleri için yanına almış olduğu 2.000 TL'yi sanığa verdiği, katılanın ''kendimiz yapalım'' demesine rağmen sanığın takipçinin işlemleri daha çabuk halledeceğini söylemesi üzerine razı olduğu, sanığın parayı aldıktan sonra takipçiye verip geleceğini söyleyerek ayrıldığı, yaklaşık 45 dakika sonra tekrar katılanın yanına geldiği, telefonla yine birisiyle konuşmaya başladığı ve ardından da katılana ''kızım Isparta'ya gidecek, para vermem lazım, ben paramı ancak öğleden sonra çekebileceğim '' dediği, katılanın da üzerinde başka para olmadığını, evde 250 TL daha olduğunu, bunu alabileceklerini söylemesi üzerine birlikte katılanın evine gittikleri, burada katılanın parayı alık anığa verdiği, sanığın da katılana gelmesine gerek olmadığını, kendisinin takipçi ile birlikte işlemleri halledeceğini, öğleden sonra buluşacaklarını söylediği, katılan ile buluşma saati ve yerini kararlaştırdıkları, sanık ile katılanın saat 14:00 'de E. İ.Bankası Şubesi önünde buluştukları, birlikte sanığın parasını çekmek için Şubeye girdikleri, sanığın katılandan uzaklaşarak bir memure ile konuşmaya başladığı, ardından da katılanın yanına gelip paranın saat 15.00 'de hazır olacağını söylediği, oradan ayrılarak saati beklemek üzere sanığın akrabası olduğunu söylediği bir lokantaya geldikleri, yemek siparişi verdikleri, burada sanığın telefonunun şarjının bittiğini söyleyerek garsonlara şarj aleti sorduğu, onların da olmadığını söylemeleri üzerine katılandan konuşmak üzere telefonunu istediği, katılanın cep telefonunu sanığa verdiği, sanığın da katılana ait kartı çıkarıp kendi kartını telefona takarak konuşmaya başladığı, konuşarak lokantadan dışarı çıktığı, dışarıda da bir süre konuştuktan sonra ortadan kaybolduğu, katılanın uzun süre sanığı beklediği, lokanta çalışanlarına sorduğunda sanığın akraba olmadığını öğrendiği, İş Bankasına gittiği, sanığın konuştuğu memureye gidip sanık ile ne konuştuklarını sorduğunda memurenin sanığın ''kasada ne kadar para var '' diye sorduğunu, para çekmek için bir girişimde bulunmadığı gibi herhangi bir işlem de başlatmadığını söylediğinin anlaşıldığı, bu şekilde gerçekleşen eyleminin kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık ve hırsızlık suçlarını oluşturduğu iddia edilen olayda;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Sanığın öğleden sonra bankadan para çekeceğini söyleyip katılanı akrabasına ait olduğunu söylediği lokantaya götürdükten sonra, şarjının bittiğinden bahisle katılandan telefonu alıp ortadan kaybolmaktan ibaret eyleminin, evi satın alacağı senaryosu kapsamında gerçekleşmesi nedeniyle zincirleme dolandırıcılık suçunun devamı niteliğinde olup ayrıca hırsızlık suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,2-Sanığın, aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda olmak üzere katılana karşı birden fazla gerçekleşen eylemi nedeniyle hakkında dolandırıcılık suçu açısından zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafi temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.