Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16001 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1083 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/15947MAHKEMESİ : Ankara 3. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 12/11/2010NUMARASI : 2010/323 (E) ve 2010/271 (K)SUÇ : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının,siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağ?? düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;Müşteki K.. Ö..'ın iş yerine gelen sanığın, K.Derneğinden geldiğini ve A. A. Hastanesine dernek adına 6 adet LCD A. marka televizyon alacaklarını, buna ilişkin teklif mektubu vermesini istediği, müştekinin aynı gün teklif mektubu hazırlayarak sanığa verdiği, ertesi gün müştekinin iş yerine gelen sanığın müştekiye kendi tekliflerinin uygun görüldüğünü, bedeli 15 gün sonra sonra dernek tarafından ödenmek üzere 6 adet LCD A.marka televizyonun teslimini istediği, müştekinin sanığa güvenerek 6.500 TL değerindeki 6 adet LCD televizyonu sanığa A.A. Hastanesinin alt tarafında teslim ettiği, sanığın televizyonları teslim aldıktan sonra televizyon bedellerinin 15 gün sonra hesaplarına yatırılacağını söylemesine rağmen yatırmadığı gibi A.A. Hastanesinde veya K. isimli dernekte çalışmadığının anlaşıldığı olayda, eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 157/1 maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.