Tebliğname No : 11 - 2011/85123MAHKEMESİ : Ankara 5. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 30/12/2010NUMARASI : 2010/86 (E) ve 2010/478 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Sanığın 1974 yılında SSK Genel Müdürlüğü'nde işçi statüsünde işe başladığı, 25.05.1978 tarihinde memur olarak atandığı, 1979 yılında istifa ederek işten ayrıldığı, "eczacılık yüksek okulu lisans sahibi " olduğunu belirterek münhal bir kadroya atanması talepli tarihsiz dilekçe ile başvurusu üzerine 1998 yılında Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak atandığı, 18.4.2002 tarihinde Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'nün Sağlık Bakanlığı'na hitaben ekte sicil özeti gönderilen M.. H..'nun Bakanlık emrinde müktesebine uygun bir göreve naklen tayinin uygun görüldüğü içerikli yazısı üzerine, ve anılan genel müdürlük tarafından sanık için düzenlenen hizmet belgesinde sanığın öğrenim durumunun Eczacılık fakültesi ön lisans olarak belirtildiği halde sehven sanığın Burdur Devlet hastanesine eczacı olarak atandığı, sanığın atamada yanlışlık yapıldığını eczacı olmadığını bildirmeden eczacıymış gibi çalışmaya ve eczacı kadrosuna karşılık gelen maaş ve ek ödeme devam ettiği sonrada sırasıyla Sincan Devlet Hastanesi'e, Zübeyde Hanım Doğum Hastanesi'ne eczacı olarak atandığı sanığın 5.7.2002 ile 21.4.2008 tarihleri arasında eczacı olmadığı halde eczacı olarak çalıştığı, hak etmediği halde eczacı kadrosuna karşılık gelen maaş ve ek ödeme almak suretiyle kamu kurumunu 35.654 TL zarara uğrattığı iddia edilen olayda; Sanığın tarihsiz dilekçesi ile kuruma ibraz ettiği diplomadan ön lisans mezunu olduğunun açıkça anlaşıldığı, sözkonusu hatalı işlemde hile boyutuna ulaşan herhangibir davranışının bulunmadığının anlaşılması karşısında, unsurları oluşmayan atılı suçtan beraatı yerine mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.