Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15973 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4016 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/165050MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/12/2010NUMARASI : 2010/76 (E) ve 2010/452 (K)Suç : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının,siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Sanıkların, S. K. isimli hakkında tefrik kararı bulunan sanık ile birlikte suç işleme konusunda eylem ve fikir birliği içinde hareket ettikleri, sanık S.K.'ın tapu kayıtları ve sahte nüfus cüzdanlarını sağladığı, sanık H. Y.'ın gayrimenkul işiyle uğraşan kişilere gayrimenkulün özelliklerini söyleyip satacak olan kişinin ihtiyaç nedeniyle sattığını belirtip sahibiyle tanıştıracağını söyleyerek sahte kimlikle taşınmaz sahibi rolü yapan sanık A.. G..'e yönlendirdiği, sanık A.. G.. 'ün ise sahte olarak satışı planlanan taşınmazların ait olduğu kişilerin kimlik bilgileri ve sanık A.. G..'ün fotoğrafı kullanılarak oluşturulmuş sahte kimlikleri kullanarak satış sözleşmelerini yaptığı veya satış için vekaletname verdiği, bu kapsamda sanıkların görev ve eylem birliği içerisinde müştekiler N.. İ.. ve M.. A..'a H. K.'e ait gayrimenkulü söz konusu şahsın kimlik bilgileri ile hazırlanmış sahte kimlik ve sahte tapu belgesi göstermek suretiyle tapuda devir işlemi yapılacağını ve alınan kapora miktarını gösterir basit satış sözleşmesi yaparak 1000 USD ve 4000 TL kapora olarak alıp ortadan kayboldukları,Sanıklardan H.. Y..'ın müşteki H.. E.. ve M.. K..'yı F. Ç.sahte kimliğini kullanan sanık A.. G..'e yönlendirerek söz konusu sahte kimliği kullanarak noterde düzenleme şekilde vekaletname tanzim ettirerek F.Ç.'a ait gayrimenkulün satışı hususunda müşteki H.. E..'e yetki verdiği ve F. Ç. adıyla düzenlenmiş sahte tapu belgesini vererek 30.000 TL aldıkları müştekiler sözkonusu taşınmazı satmak istediklerinde tapunun ve vekaletnamenin sahte olduğunun anlaşıldığı, Sanıkların birlikte hareket ederek müşteki B.. K..'a H. K.'e ait gayrimenkulü satma vaadinde bulunarak sanık A.. G..'ün H.K. sahte kimliğiyle basit satış sözleşmesi düzenleyip, sözkonusu sahte kimlik fotokopisi ve zikredilen kişi adına düzenlenmiş sahte tapu fotokopisi vererek, kapora olarak 10,000 TL aldıkları, aynı şekilde müşteki M.. K..'a da H. K. 'e ait gayrimenkulü sahte nüfus cüzdanı ve tapu örneği göstererek satış sözleşmesi yaparak müştekiden 5000 Euro kapora aldıkları, müştekiler işlem için tapu müdürlüğü'ne gittiklerinde verilen belgelerin sahte olduğu aynı yer için satış sözleşmesi yapıldığının anlaşıldığı olaylarda,Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik incelemede,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanıkların müştekiler H.. E.. ve M.. K..'ya yönelik eylemde sahte kimlikle noterde müşteki H.. E..'e suça konu taşınmazı satış yetkisi veren düzenleme şeklindeki vekaletname tanzim ettirmeleri ve gerçek taşınmaz sahibi adına ancak sanığın fotoğrafı bulunan sahte tapu vermeleri ve sözkonusu vekaletnamenin 5237 sayılı TCK'nın 204/3 maddesinde öngörülen belgelerden olması karşısında, sanıklar hakkında sözkonusu maddenin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,2-Sanıkların dolandırıcılık eylemini nüfus müdürlüğünün maddi varlığı olan sahte nüfus cüzdanı ve tapu müdürlüğünün maddi varlığı olan tapu belgesini kullanarak gerçekleştirmeleri karşısında, sanıkların eyleminin TCK 158/1-d maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı madde ile hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık A.. G.. müdafii, sanık H.. Y..'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK' nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı açısından kazanılmış hakların saklı tutulmasına,01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.