Tebliğname No : 15 - 2012/27453MAHKEMESİ : İzmir 16. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/04/2011NUMARASI : 2009/1182 (E) ve 2011/234 (K)Suç : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanıkların, ellerinde bulunan mağdur M.. T..'a ait çeklerden çoğaltılan ve sahte olan dokuz adet çek yaprağını kullanmak maksadı ile eylem birliği içerisinde mağdur K.. F..’nun iş yerine gelerek boya malzemeleri almak istedikleri, bu maksatla sanıklardan Fahrettin’in suça konu çeklerden 3.500 TL ve 4.000 TL tutarlı iki adet çeki tanzim ederek imzaladığı ve çekleri sanık Murat'a verdiği, sanık Murat’ın da çeklerin arkasını ciro ederek ve kendisini başka bir isimle tanıtarak mağdur Kadir'e verdiğinin iddia ve kabul olunması karşısında, yüklenen dolandırıcılık suçunun bankanın maddi varlıklarından olan çekin kullanılması suretiyle işlendiğinin iddia ve kabul olunması karşısında, eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-f maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK'nın 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.