Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1579 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18930 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılıkHÜKÜM : Beraat, mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı dü??üncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Katılan ...'ın, tanık olan kardeşi ... ile birlikte ... adlı iş yerini çalıştırdığı ve benzin istasyonu açma düşüncesinde olduğu, bu durumu bilen ve arkadaşı tanık ... bu hususta yardımcı olması amacıyla sanık ...'i katılan ve kardeşi ile tanıştırdığı, sanık ...'ın kendisini komisyoncu olarak tanıtıp benzin istasyonu açmaları konusunda katılana yardımcı olacağını söylediği, akabinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğünde çalıştığını belirttiği sanık ...'i katılan ve tanık ... ile tanıştırdığı, sanık ...'nın katılan ve kardeşine İstanbul Büyükşehir Belediyesinde ihalelere baktığını, ... Limanı ... ada ... parselde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olan ve atıl durumda bulunan ihale usulü ile kiralanacak bir akaryakıt istasyonu olduğunu, söz konusu istasyon ihalesini kendileri adına takip edebileceğini belirttiği, bu konuda katılanı ve kardeşini inandırmak amacıyla da Büyükşehir Belediye Başkanın adı ve imzasının bulunduğu sahte belge ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çeşitli birimlerinin başlıklarını taşıyan sahte belgeler verdiği, akabinde katılanın bu belgelerin kendinde oluşturduğu güvenle sanıklar ile kiralık yer gösterme sözleşmesi imzaladığı, daha sonra sanık ...'nın Büyükşehir Belediyesinin yapacağı ihaleyi katılan adına takip etmek, komisyon bedeli, hizmet ücreti, ihale katılım bedeli adı altında bir kısmı sanık ... vasıtasıyla bir kısmı da elden olmak üzere katılandan toplam 225.000.00 euro aldığı, bilahare sanık ...'nın ihale günü olduğunu belirttiği tarihte diğer sanık ..., katılan ve tanık ... ile birlikte Büyükşehir Belediye Başkanlığının Merterdeki binasına gittiği, burada ihaleye katılacağını belirterek adı geçen binaya girdiği, ancak daha sonra bir daha geri gelmediği, katılan ve tanık olan kardeşinin daha sonra yaptıkları araştırma sonucunda söz konusu yerin baştan beri ihaleye çıkartılmadığını, sanık ...'in Büyükşehir Belediyesinde ihalelere bakan kişi değil odacı olduğunu öğrenerek dolandırıldıklarını anladıklarının iddia edildiği olayda,1- Sanık ... müdafiinin temyiz itirazlarının incelemesinde;Sanık müdafiinin yüzüne karşı tefhim olunan 18.10.2011 tarihli beraat hükmüne yönelik, sanık müdafiinin yasal süresi geçtikten sonra yaptığı, 24.11.2011 tarihli temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE, 2- Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemenin kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun oluştuğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Katılanın, tüm aşamalarda sanıklar tarafından zararının giderilmediğini beyan etmesi, sanık ... tarafından dosyaya sunulan ve zararın kısmen giderildiğini içeren ibra başlıklı belgenin de sahte olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edilerek sanık ... hakkında sahtecilik suçundan ihbarda bulunulması, bundan başka zararın kısmen veya tamamen giderildiğine dair sanıklar tarafından dosya içine herhangi bir belge ibraz edilmemiş olması, yine mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olması karşısında, tebliğnamedeki bozma isteyen düşüncelere iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 3- Sanık ... hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Sanığın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde odacı olarak çalışan diğer sanık ...'i getirip, benzin istasyonu açma düşüncesinde olan katılan ve kardeşine adı geçen belediyede imar müdürlüğünde çalışan ve ihalelere bakan bir kişi olarak tanıtması, katılan ile sanık ... arasında yapılan yer gösterme sözleşmesine taraf sıfatıyla imza atması, yine katılan ve kardeşinden diğer sanık ...'ya vereceğini söyleyerek aldığı yüksek meblağlı paralar karşılığında para makbuzlarını ve senetleri imzalayarak katılanda güven oluşturması karşısında, sanığın eyleminin sübuta erdiği gözetilmeden, yüklenen suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.1.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.