MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : Beraat, mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastahanesinde doktor olarak görev yapan katılanın, kendisine ait olan 06 BD 7302 plakalı aracını satmak için 04.09.2010 tarihinde sahibinden com internet sitesinde ilan verdiği, sanıklardan ...'ın cep telefonundan katılanı arayarak söz konusu araca müşteri olup satın almak istediğini söylediği, katılanın da bu teklifi kabul etmesi üzerine sanık ...'ın diğer sanık ... ile birlikte katılanın görev yapmış olduğu hastaneye gelerek aracı kontrol edip inceledikleri, akabinde yapılan pazarlık sonucunda suça konu aracı 69.500 TL'ye satın alma hususunda katılanla anlaştıkları, bu sırada sanık ...'ın otomobil tamircisi ve eksper gibi davrandığı, daha sonra sanık ...'ın aracı satın alacağını ancak önce bankadan kredi çekmesi gerektiğini bunun için başvuru yaptığını söyleyerek iş yerinden ayrıldıkları, 28.09.2012 tarihinde yine sanık ...'ın katılanın çalıştığı hastahaneye gelerek kredi başvurusunun kabul edildiğini, bunun için Finansbank ... Şubesinden bir görevli alarak aracın noter satışını gerçekleştirebileceklerini söylediği, akabinde katılan ve sanık ...'ın söz konusu araca binerek Finansbank ... Şubesinin önünden kendini banka görevlisi olarak tanıtan diğer sanık ...'i yanlarına alarak hep birlikte Ankara 49.Noterliğine gittikleri, burada katılanın sahibi olduğu aracın satışını sanık ...'a verdiği, satış işlemi gerçekleştikten sonra sanık ...'ın katılana banka görevlisiyle birlikte Finansbank ... Şubesine gidip parasını almasını, kendisinin de trafikten aracın ekspertiz raporunu alacağını söyleyerek noterden suça konu araç ile birlikte ayrıldığı, akabinde katılanın kendini banka görevlisi olarak tanıtan sanık ... ile birlikte bir taksiye binerek bankaya doğru hareket ettikleri, bu esnada sanık ...'un bir evrak alması gerektiğini beyan ederek yolda araçtan indiği, katılanın bir süre beklemesine rağmen sanık ...'un geri gelmemesi üzerine katılanın cep telefonundan sanık ...'ı arayıp banka görevlisinin gelmediğini belirttiği, sanık ...'ın da gelir diyerek telefonu kapattığı, ancak sanık ...'un geri dönmediği, katılanın tekrar telefonları aradığında kimseye ulaşamadığı, bu esnada sanık ...'ın katılana ait aracı aynı gün sanık ...'a Elmadağ Noterliğinde devrettiği, katılanın da daha sonra dolandırıldığını anladığının iddia edildiği olayda, mahkemenin sanıklardan ...'in, sanık ... ile katılana ait olan aracı sadece görmeye gelen kişilerden olup, suça katıldığına ilişkin iddianın dışında kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesine dayanan beraat kararında, yine sanıklar ... ve ...'in fikir birliği içinde hareket ederek katılanı hileli hareketler ile kandırıp haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediklerine ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.1- Sanık ... hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 2- Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ile sanıklar ... ve ... müdafiilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5237 sayılı kanunun 53. maddesinin 3.fıkrası gereğince c bendi yönünden getirilen kısıtlamanın sanıkların kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilme tarihine kadar geçerli olduğu gözetilmeden fıkranın tamamını kapsar şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile sanıklar ... ve ... müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "Sanıkların 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmalarına" denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.