Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15722 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8752 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2010/345871MAHKEMESİ : İnegöl 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/02/2010NUMARASI : 2008/930 (E) ve 2010/115 (K)Suç : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır. Sanıklar Abdurrahman ve Öztürk'ün şoförlük yapan sanık Nedim ile tanıştıkları, Öztürk'ün bir kamyon alacağını ve bu kamyonla nakliye işi yapacaklarını söyleyerek sanık Nedim'e bu kamyonda şoförlük yapmayı teklif ettiği ve birkaç ayrı nakliye dolandırıcılığı işinden sonra İ.. A.. adına kayıtlı 63 E... plaka sayılı kamyonu, müsadereden kurtarmak için M.. D.. sahte kimlikli bir şahsa kiralanmış gibi gösterdikleri, işledikleri suçlar nedeniyle yakalanmalarını önlemek için sanık Öztürk tarafından sanık Nedim'e M.. A.. adına düzenlenmiş sahte bir ehliyet verildiği ve sanık Nedim'in nakliye işlerinde bu ehliyeti kullandığı, 25.01.2008 tarihinde İnegöl'de faaliyet gösterin C.. Tur Yem A.Ş.'nin Ayvalık ilçesindeki bir müşterisine 16 ton yem göndermek üzere bir kamyon tedarik etmesi için A.. Nakliyat isimli işyerini aradığı, bir süre sonra ilgili nakliye firmasından 63 E... plaka sayılı kamyonun gönderildiği, sanıklardan Nedim ve Abdurrahman'ın yem yüklemek için fabrikaya girdikleri, diğer sanık Öztürk'ün özel bir araçla dışarıda beklediği, sanık Nedim'in kendi resmi bulunan sahte olarak M.. A.. adına düzenlenmiş ehliyeti fabrika sorumlusuna verdiği, 16 ton yemi kamyona yüklettiği ve sanık Abdurrahman ile birlikte fabrikadan ayrıldıkları, diğer sanık Öztürk'ün araçla kamyona eskortluk ederek önden seyir ettiği ve yolda tehlike olabilecek durumları kontrol ederek, şüpheli bir durumun olması halinde beklemesi için kamyon şoförüne haber verdiği, sanıkların İnegöl'de yükledikleri yemi yerine ulaştırmayıp İzmir'e götürerek sattıklarının iddia ve kabul olunması karşısında, kamu kurumu olan Trafik Tescil Büro Amirliğinin maddi varlığı olan sürücü belgesi kullanılarak gerçekleşen eylemin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-d maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı açısından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 29/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.