Tebliğname No : 4 - 2011/410650MAHKEMESİ : Kemalpaşa 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 31/03/2011NUMARASI : 2010/294 (E) ve 2011/456 (K)Suç : Mala zarar verme, hakaretDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Sanığın, katılana ait bahçenin fens tellerine pullukla zarar verdiği, ayrıca herkesin duyabileceği şekilde alenen sinkaflı kelimeler kullanarak hakaretlerde bulunduğunun iddia edildiği olayda; 1-Katılanın eşi olan M.. V.. ile tanık G.. M..’ın beyanlarında, sanığın şikayet tarihinden yaklaşık 1-2 yıl önce katılana ait fens tellerine zarar verdiğini belirtmeleri ve kolluk görevlilerince tutulan tutanakta zararın önceden yapılıp onarıldığının tespit edilmesi karşısında; katılanın TCK’nın 73. maddesi uyarınca şikayet hakkını süresinde kullanıp kullanmadığının tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında katılana hakaret etmediğini belirterek suçlamaları kabul etmemesi, tanık G.. M..’ın soruşturma aşamasındaki beyanında sanığın hakaret ettiğini duymadığını belirtmesine karşın, yargılama aşamasında sinkaflı küfürler ettiğini söyleyerek çelişkiye düşmesi, katılan ile tanık Mevlüt’ün sanığın sınırda alkol alarak hakaretlerde bulunduğunu söylemelerine rağmen hangi sözleri kullandığı belirtmemeleri hususları birlikte değerlendirildiğinde; tanığın aşamalardaki beyanları arasındaki çelişki giderilmeden ve hakaret suçunun ne şekilde oluştuğu tartışılmadan yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.