Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15304 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4243 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/94093MAHKEMESİ : İstanbul 7. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/11/2010NUMARASI : 2009/34 (E) ve 2010/361 (K)Suç : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Katılanın 06 G... plakalı aracının kasko taksiti olarak Yapı Kredi Kasko'ya verilmek üzere düzenlediği 225TL lik bononun sanık tarafından bir şekilde ele geçirilip başına kırk rakamı eklenerek 40.225TL şeklinde katılan aleyhine İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nde takibe koyduğu iddia olunan somut olayda; sanığın aşamalardaki değişmeyen savunmasında; bu bonoyu aralarındaki alım satıma binaen irsaliye karşılığında birinci ciranta E.. S.. isimli kişiden aldığını, bonoyu kendisinin doldurmadığı, katılanın ise bu bonoyu Yapı Kredi Sigorta'nın 31171040 numaralı poliçesinde adı yazılı “G.. Y..” isimli kişiye verilmek üzere kendisinin hipodromdan tanıdığı ve her zaman tanık olarak dinlenmesi için temin edebileceği “A.. B..” isimli kişinin arkadaşları olan H.. ve V.. K..'e teslim ettiğini beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, sanığın temin edilerek birinci ciranta E.. S.. ile olan ticari ilişkilerinin ne olduğunun sorulması ve iş bu bononun verilmesine neden ticari ilişkinin belgelerinin istenmesi, Yapı Kredi Sigorta Aş.'den G.. Y.. isimli kişinin açık kimlik ve adres bilgilerinin edinilmesi ile şahsın temin edilmesi ve konu ile ilgili tanık sıfatı ile ifadesinin imza yazı örneklerinin alınması, yine A.. B.. isimli kişinin katılan aracılığı ile temini ve bu kişinin konu ile ilgili ifadesinin alınması ile H.. ve V.. K.. isimli kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerinin bu kişiden sorulması ve temini ardından bu kişilere ulaşılarak konu ile ilgili ifadelerinin ve imza yazı örneklerinin alınması ayrıca dosya kapsamında sanığın da ilgili bono üzerinde imza ve yazı incelemesi yaptırılmamış olduğu anlaşılmakla, sanığın imza yazı ve rakam örneklerinin alınması ile neticesinde G.. Y.., H.. ve V..K.. ve sanığın imza yazılarının suça konu bono ile alanında uzman bilirkişilere incelettirilmesi sonucunda düzenlenecek raporlarla birlikte sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazışı şekilde sanığın beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.