Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15174 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17601 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 15 - 2014/278569MAHKEMESİ : Manisa 3. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 20/04/2010NUMARASI : 2010/121 (E) ve 2010/267 (K)Suç : Dolandırıcılık (Vasıf değişikliği neticesinde hırsızlık)Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, katılan Müşerref’e ait eve giderek eşi ile cep telefonundan görüşmek istediğini, kendisinin komşuları olduğunu, ortak bir dostlarının kaza yaptığını, cep telefonunun şarjının bittiğini, katılanın eşi olan Tuncer’den A(Rh+) kan almaları gerektiğini söylediği, katılanın da Samsung E 250 model cep telefonunu sanığa vererek eşi ile görüşmesini sağladığı, daha sonra sanığın katılana “Telefon bende kalabilir mi” diye sorduğu, katılanın da sanığın telefonla eşinin yanına gideceğini düşünerek telefonunu sanığa verdiği, sanığın bir araca binerek ayrıldıktan sonra telefonu geri getirmediğinin iddia edildiği olayda; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanığın olaydan önceki ve sonraki sözleri, davranışları ve şikâyetçi beyanları birlikte değerlendirildiğinde; gerçekten telefon etme niyeti bulunmayıp, asıl amacı mağduru kandırarak telefonunu almak olan sanığın, bu doğrultuda basit bir yalanı aşan, mağduru yanıltacak ve kandıracak yoğunluk ve güçteki sözleri planlayıp ustaca sergilediği hareketleriyle telefonun zilyetliğini devralmış olması karşısında, eyleminin basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek hırsızlık suçundan hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326. maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının gözetilmesine, 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.