Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15150 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14811 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 11 - 2008/243599MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 06/02/2008NUMARASI : 2007/110 (E) ve 2008/55 (K)Suç : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla,bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir. Türk Ticaret Kanunu'nun 14. maddesinde; Tacir, kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir. Ticaret şirketleri, aynı Kanun'un 124. maddesinde, Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Buna göre; Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir. Bu suçun oluşabilmesi için,Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir. Temyiz dışı sanık M.. İ..’ın finansal kiralama yöntemi ile babası A..R.. İ.. adına satın aldığı 34 U.. plakalı BMC marka kamyonu, H.. lakaplı K.. A.. isimli kişiye sözlü olarak kiraladığı, Hacı lakaplı kişinin de, dolandırıcılık yapma amacıyla sahte sürücü belgeleri, araç tescil belgeleri ve plakalar hazırladıktan sonra bu belgeleri ve kamyonu, eylem ve fikir birliği içinde olduğu sanıklara teslim ettiği, sanıkların da, nakliye komisyonculuğu yapan müşteki D.. Y..’e başvurarak İzmir’e yük getirdiklerini, kamyonlarının boş olduğunu, İnegöl ilçesine yük götürmek istediklerini söyledikleri, sanık Nurettin'in kendisini A.. K..olarak, sanık Arslan'ın da kendisini H.. A.. olarak tanıtarak, bu isimlerle düzenlenen sahte sürücü belgelerini müştekiye ibraz ettikleri, müştekinin de sanıkları, müşteki N.. F..’nın yetkilisi olduğu F.. Sunta isimli şirkete gönderdiği, burada kamyona toplam 8,000 TL değerinde suntanın yükleneceği sırada, komisyoncu müşteki D.. Y..’in, kamyonu araştırması sonucunda, kamyonun üzerinde takılı bulunan 34 BOB 40 plakanın sahte olduğunu anlaması üzerine durumun kolluğa haber verildiği, sanıkların suntaları yüklemeden, sahte evraklar ile birlikte yakalandıkları, yapılan incelemede; 34 U 9442 plaka sayılı aracın motor ve şasi numarasının değiştirildiği ve araca 34 BOB 40 plakasının takıldığı, ele geçirilen nüfus cüzdanı ve trafik tescil belgelerinin sahte olduğunun belirlendiği, böylece sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,1-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;Suça konu belgeler üzerinde kriminal inceleme yaptırılmış olması ve bu incelemeye göre de, belgelerdeki sahtecilik açısından aldatma kabiliyetinin bulunduğunun belirtilmiş olması ve yeniden inceleme yapılmasının sonuca bir etkisinin olmayacağının anlaşılmış olması karşısında, tebliğnamedeki bu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a-5237 sayılı TCK'nın 43. maddesine göre, aynı anda gerçekleşen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma koşullarının olmadığı, sanıklar tarafından kullanılan sahte belgelerin farklı tarihlerde düzenlendiğine dair delil bulunmadığı, bu hususun ancak, aynı Kanun'un 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınabileceği gözetilmeden, sanıklar hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,b-Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık T..A.. hakkında 5237 sayılı TCK' nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi,2-Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;a-Suçun işlenmesinde, Trafik Tescil Müdürlüğü'nün maddi varlığı olan trafik tescil belgesi, plaka ve sürücü belgesinin sahte olarak kullanılmış olması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-d, 35. maddesinde düzenlenen kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini,b-Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık Torun Arslan hakkında 5237 sayılı TCK' nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 22/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.