Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15085 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3590 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 15 - 2011/290139MAHKEMESİ : Ankara 15. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 21/06/2011NUMARASI : 2010/671 (E) ve 2011/385 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanık Ö.. E..'nun müteahhitlik yaptığı, tanık H.. Ç..'ın da sanığın inşaatında boya badana işi yaptığı, sanığın yapılan işlerin parasını tanığa ödeyemediği, bu nedenle tanığa aracını satıp parasını ödeyeceğini söylediği, tanık Hüsnü'nün de suça konu aracın satın alınıp parasının ödenmesi için araba alım satım işiyle uğraşan ve arkadaşı olan katılan U.. D..'u bulduğu, akabinde sanığın sahibi olduğu aracı 11000 TL'ye satma hususunda katılanla anlaştığı, daha sonra katılandan peşin 8000 TL alarak aracın satışı için katılana vekalet verdiği, bilahare yapılan anlaşma çerçevesinde katılanın sanığın tanığa olan 3000 TL'lik borcunu da ödediği, satış işleminin yapıldığı günün akşamı sanığın katılanın yanına gelerek Trabzon'da cenazesi olduğunu belirtip satmış olduğu aracı geri getirip vermek şartıyla katılandan istediği, katılanın da vermesi üzerine araçla birlikte gittiği, ancak Trabzon dönüşünde aracı geri vermeyerek başka birine sattığı, bu şekilde sanığın haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.11.2002 gün ve 272-402 sayılı kararı ile uyum gösteren diğer Genel Kurul ve Daire kararlarında açıklandığı üzere, Ceza Yargılama Kanununda mahkemeye gelmemiş sanık hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen 1412 sayılı CMUK'nın 223/son maddesi ile buna paralel hüküm içeren ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 193/2. maddesinin beraat kararı yönünden dosya kapsamına göre ilk bakışta eylemin suç oluşturmayacağının anlaşılması hali ile sınırlı olarak uygulama yerinin mevcut olduğu, sorgu yapılmadan mevcut kanıtlar tartışılarak delil takdiri suretiyle beraat kararı verilmesinin mümkün bulunmadığı gözetilmeden, sorgusu yapılmayan sanık hakkında delil takdirine girilmek suretiyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesiBozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.