Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15064 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 538 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/14508MAHKEMESİ : Karşıyaka 4. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 01/06/2010NUMARASI : 2009/599 (E) ve 2010/355 (K)Suç : Hırsızlık (değişen suç vasfına göre dolandırıcılık)Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Müşteki G.. Ü..'nün, 78 A... plaka sayılı aracı kendi adına satın aldığı, ancak ruhsatını henüz çıkartamadığı,akabinde suça konu araçta bazı aksaklıkların olduğunu görmesi üzerine eşi olan diğer müşteki M.. Ü.. ile birlikte söz konusu otomobili satmak için internet ortamında ilan verdikleri, sanık Mesut'un da ilanda bulunan cep telefonu vasıtasıyla müşteki Mustafa'yı arayarak söz konusu aracı satın almak istediğini söylediği, müşteki Mustafa'nın da sanığı eşi Gülçin'e yönlendirdiği, müşteki Gülçin'in yanına giden sanığın bakacağını söyleyerek suça konu aracın anahtarını istediği, müşteki Gülçin'in de anahtarı balkondan atması üzerine sanığın aracı çalıştırarak ortadan kaybolduğu, telefonla aranmasına rağmen ulaşılamadığı, iki gün sonra telefon ile sanıkla irtibat kurulup müştekiye ait aracın bulunarak teslim edildiği, bu şekilde sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, müşteki ile tanık ifadesi, görgü tespit ve teslim tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,2- Mağdur G.. Ü..'nün 12.11.2009 tarihli oturumda, araçta bulunan hasarı giderdiklerini, sanıkla görüşerek hasar konusunda anlaştıklarını, şikayetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, suça konu zararın ne zaman giderildiği tespit edilip sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediği hususu da değerlendirilerek sonucuna göre TCK'nın 168. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin tartışılmadan, yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.9.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.