Tebliğname No : 15 - 2011/293494MAHKEMESİ : İzmir 3. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/05/2011NUMARASI : 2010/392 (E) ve 2011/123 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de, tacir;"(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.Ticaret şirketleri, aynı yasanın madde 124 de”(1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55- Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.Aynı büroda faaliyet gösterdiği bildirilen ve İzmir Ticaret Sicili Memurluğunun Merkez-103910 no'lu ticaret sicilinde kayıtlı görünen A.. Turizm firmasının ve T.. Turizm...Ltd ticari ünvanlı şirketin temsile yetkilisi olduğu belirtilen sanığın; internet ortamına verdikleri ilanlarda otel rezervasyonları yaptıklarını belirtmelerinden dolayı kendileri ile telefonla irtibat kuran ve mutabakat sağladıkları katılan Hüsniye'den (balayı çifti yeğeni Özden ve eşi D..Ü.. için) Kuşadası-Davutlar S.. Otel'de (gerçekte bu otelle çalışmadıkları halde) 15-17 Ağustos 2008 tarihlerini kapsar şekilde rezervasyon yaptıracaklarını söyleyerek 360 TL'den ibaret ücreti 30.07.2008 tarihinde banka havalesi yoluyla şirket hesabına geçirtmesine rağmen anılan otel nezdinde rezervasyon taahhüdünü yerine getirmemek ve işyerini adres bırakmadan terketmek suretiyle haksız yarar sağlamak eyleminin “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;1-Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; temyizin kapsamına göre 20.09.2010 tarihli iddianamede tavsif olunan iki ayrı somut olayın birbirinden ayrı nazara alınarak öncelikle sanığın Basmane V.D. mükellefi olduğu 30.07.2008 tarihli banka dekontu fotokopisi içeriğinden anlaşılan T...Ltd ünvanlı şirketin ortak ve temsile yetkililerinin suç tarihi itibariyle kim olduğunun, ana sözleşmesi ve tadil kararlarının ilgili Ticaret Sicili Memurluğundan sorulup öğrenilmesi ve istenmesi, şikayetçi Hüsniye ile adlarına rezervasyon istenilen Özden ve Demet Ü..'ın tanık sıfatıyla dinlenmeleri, kayıtları da incelenmek suretiyle adı geçen otelde Özden-Demet Ü.. için rezervasyon yapılıp yapılmadığının, ve T...Ltd ünvanlı şirketle suç tarihinde fiili çalışmalarının olup olmadığının araştırılması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi,2-Kabule göre de; kendisini bir vekil ile temsil ettiren sanık yararına karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/5.maddesi gereğince vekalet ücreti takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin ve katılan Hüsniye vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.