Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14959 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 605 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/53612MAHKEMESİ : İstanbul 7. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 14/09/2010NUMARASI : 2009/348 (E) ve 2010/277 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa Bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Hocapaşa V.D. mükellefi R.. Spor ünvanlı işyeri sahibi katılandan alışveriş yapan ve karşılığında TEB/Antakya şubesi nezdinde hesabı bulunan Abid Uygun adı kişi tarafından keşide edilmiş görünen suça konu 30/04/2009 keşide tarihli 4.700 TL bedelli hamiline düzenlenmiş 6979948 nolu çek yaprağını (30/06/2009 tarihli bilirkişi raporuna göre; tamamen sahte olarak basılmış-düzenlenmiş ve iğfal kabiliyetini haiz) ciranta sıfatıyla veren ve Gerede ilçesinde kemer ticareti ile uğraştığı bildirilen sanığın eylemlerinin "nitelikli dolandırıcılık"; "resmi belgede sahtecilik" suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;30/06/2009 tarihli bilirkişi raporunda; çekin ön yüzündeki düzenlemeye ilişkin el yazılarının, keşideci imzasının, arka yüzündeki birinci ciranta "Ahmet Yaman" isim yazısı ve altında bulunan imzanın sanık eli ürünü olmadığının belirtilmesi; aşamalardaki değişmez savunma anlatımlarında sanığın çeki, ticari ilişki içinde olduğu, adres ve kullandığı telefon numarasını verdiği Bünyamin Hisar adlı şahıstan sattığı mal karşılığında aldığını söylemesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; sanıktan Bünyamin Hisar adlı kişi ile gerçekleştiğini ileri sürdüğü alışverişin belgelerinin istenmesi, sanık müdafiinin 26/01/2010 tarihli dilekçesi ve 20/10/2010 tarihli temyiz dilekçesi içeriklerinde belirttiği Gerede İcra Müdürlüğünün 2010/42 Esas sayılı dosyanın getirtilip detaylı bir şekilde incelenerek özetinin tutanağa geçirilmesi, ilgili evrakın onaylı örneklerine dosyada rastlanılamadığından yeniden alınıp dosyaya intikalinin sağlanması, söz konusu dosyanın tarafı olduğu ve B.. H.. adlı şahsı tanıdığı bildirilen S.. E.. adlı kişi ile olay hakkında bilgi sahibi oldukları savunulan M.. A..D.. ve E.. Ç.. ile çok hesabı sahibi A..U..'un ve B.. H.. adlı kişinin kullandığı belirtilen..3912 nolu cep telefonu abonesi S.. O..'un ve B.. H..adlı kişinin iddia ve savunmalar doğrultusunda tanık olarak dinlenmeleri, sanığın 20/03/2009 tarihli polis ifadesinde belirttiği adreste suç tarihi itibariyle araştırma yaptırılması, B.. H.. adlı kişinin vergi kaydı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, kendisine ulaşıldığında yazı-rakam-imza örneklerinin karşılaşmatırmaya esas olacak biçimde temin edilip çekteki yazı-rakam-imzaların adı geçene ait olup olmadığı hususunda uzman bilirkişiden rapor alınması, çek yaprağında birinci ciranta olarak gözüken A..Y.. adlı kişinin kim olduğunun ortaya konulması, çek arka yüzündeki "684/Hisar" ibaresinin ne anlama geldiğinin açıklığa kavuşturulması toplananan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma ve kovuşturma ile yazılı biçimde kararlar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet Savcısının ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gerekirken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.