MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;O yer Cumhuriyet savcısı ve sanık ... müdafiinin temyiz dilekçeleri kapsamına göre; her iki sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararı ile sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına hasren yapılan temyiz incelemesinde; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.... Madeni Mutfak Eşyaları A.Ş.'nin ortağı ve yetkilisi olan sanık ...'nın, ekonomik sıkıntıya düşmesi nedeniyle katılan Anadolubank A.Ş. İzmir Şubesi'nden çekmiş olduğu kredi borçlarını ödemekte güçlük çektiği, sanık ...'nın bu dönem içerisinde diğer sanık ... ile tanıştığı ve şirket borçlarını ödemek koşuluyla şirketin sanık ...'ye devredilmesi hususunda sözlü olarak anlaştıkları, sanık ...'nin şirkete gelip gitmeye başladığı, kendisine bir oda tahsis edildiği ve şirketin piyasaya olan borçlarını öğrenip kapatmaya çalıştığı, sanık ...'nın katılan banka şubesinden çekmiş olduğu 57.000 TL'lik kredi borcuna karşılık verdiği çeklerin de karşılıksız çıkması üzerine, sanık ...'nin, sanık ...'nın bilgisi dahilinde eline ne şekilde geçtiği belirlenemeyen keşidecisi “ ...” olan, 10.08.2007-31.08.2007-21.09.2007 keşide tarihli, her biri 19.000 TL'lik üç adet çek verdiği, banka görevlisi tanık ... çekleri kabul etmeden önce sanık ...'yı bankaya çağırdığı, sanık ...'nın çeklerin borcuna karşılık teminat olarak verilmesini kabul ettiğini söylediği, çekler verildikten yaklaşık bir ay sonra “...” adına açılan çek hesabının sahte kimlik belgesiyle açıldığının anlaşıldığı ve çekler üzerine ödemeden men talimatının konulduğu ve böylece sanıkların kredi borcuna karşılık sahte olan üç adet çek vermek suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda; 1- Her iki sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararına yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde; Suça konu çeklerin, sanık ...'nın önceden çekmiş olduğu kredi borcuna karşılık verilmesi nedeniyle, unsurları itibariyle oluşmayan nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2- Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın aşamalarda değişmeyen savunmalarında çeklerin diğer sanık ... tarafından bankaya verildiğini, imza ve yazılar ile yetkilisi olduğu şirket adına atfen yapılan cirodaki kaşenin şirkete ait olmadığını beyan etmesi, bilirkişi raporlarına göre de çeklerdeki imza ve yazılar ile birinci ciranta olarak görünen ... Madeni Mutfak Eşyaları A.Ş. adına yapılan cironun sanıkların eli ürünü olmadığı ve hepsinin tek bir kalemden ve aynı kişi tarafından yazılıp imzalandığının belirtilmesi, yine dosya arasında mevcut çek tevdi bordrosuna göre suça konu üç adet çekin diğer sanık ... tarafından bankaya verildiğinin anlaşılması ve diğer sanık ... hakkında sahte çek kullanarak dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işlediğine dair adli sicil kaydında mahkumiyet ilamları bulunması karşısında; sanık ...'nın suça konu çeklerin sahte olduğunu bilip bilmediği hususunda gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle “...” sahte kimliğiyle çek hesabı açtırılması olayı nedeniyle başlatılan soruşturma akıbetinin araştırılarak, faillerinin belirli olması durumunda ifadelerine başvurulması, failleri belirli değil ise çek hesabı açılışındaki belge asılları getirtilip, üzerindeki yazı ve imzaların sanıkların eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılması ve çeklerin ne şekilde sanıkların eline geçtiğinin tespiti ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.