MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Özel belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanığın, katılan şirkette pazarlama elemanı olarak çalıştığı sırada, şirketin yurt dışında bulunan ... isimli müşterisiyle internet aracılığıyla irtibat kurarak 2423 nolu fatura tutarı olan 15.318 Euro'nun...ındaki kendi hesabına gönderilmesini sağladığı, sonrasında yine şirket müşterilerinden olan İtalya'da faaliyet gösterin... isimli firmadan şirketin alacağı bulunan 25.000 Euro'nun aynı yöntemle kendi hesabına yatırılmasını sağladığı, sanığın savunmasında katılan şirket antetli 05/06/2006 tarihli İş Mukavelesini ibraz ederek, sözleşmeye göre çalışmaları karşılığı asgari ücret üzerinden maaş ile tüm kesilen fatura bedelleri üzerinden %1 oranında ödeme yapılacağının belirtildiğini, bu sözleşmeye istinaden katılan şirketten olan alacağına mahsuben şirket yetkilisi ...'nün rızası ve tanık ...'ya verdiği talimat üzerine söz konusu paraların hesabına yatırılmasını sağladığını beyan ettiği, ancak “İş Mukavelesi” başlıklı belge üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, belgenin sahte olduğunun tespit edildiği ve katılan şirket yetkilisi ile tanık ...'nın sanığın iddialarını doğrulamadığı somut olayda; 1-Özel belgede sahtecilik suçuna yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;Sanık, tanık ve katılan şirket yetkilisi beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, eylemin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 2-Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;Sanık, tanık ve katılan şirket yetkilisi beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, eylemin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, önce hüküm kısmına kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın ertelenmesi nedeniyle 53/1 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına denilmesi, sonrasında ise TCK'nın 53/1-c maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin uygulanamayacağının gözetilmemesi suretiyle TCK'nın 53/3. maddesine aykırı davranılması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından “Sanık hakkında verilen kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olduğundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 53/1 maddesinde öngörülen güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına yer olmadığına" hükmü ile TCK 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümden aynı maddenin 1.fıkra (c) bendi ile 3. fıkrasının uygulanmasına ilişkin bölüm çıkartılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.