Tebliğname No : 11 - 2011/96526MAHKEMESİ : İstanbul 4. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/11/2010NUMARASI : 2009/407 (E) ve 2010/481 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir. Şikayetçinin, astım rahatsızlığı olduğu ve buna dair ilaçları alması için sağlık kurulu raporu bulunduğu, sağlık karnesini zaman zaman sanığın sahibi olduğu eczaneye bıraktığı, en son 26.05.2008 tarihinde ilaç aldığı, tekrar bahse konu ilaçları almaya gittiğinde, bu ilaçları 26.08.2008 ve 08.09.2008 tarihlerinde aldığı gerekçesiyle, eczanenin kendisine ilaç vermediği, sanığın astım rahatsızlığı olan şikayetçinin kendisine bıraktığı sağlık karnesine, şikayetçinin haberi olmadan 26.08.2008 ve 08.09.2008 tarihlerinde şikayetçinin kullandığı ilaçları yazdırdığı, reçetenin arkasına da şikayetçi adına ilaçları aldığına dair sahte imza atıp ilaçları aldığı, 26.08.2008 tarihli sanık tarafından S.. S..'ya ibraz edilen reçeteye istinaden 550.68 TL ödeme yapıldığı, 08.09.2008 tarihli reçeteye istinaden de 206.48 TL ödeme yapıldığı, yapılan imza incelemesinde 08.09.2008 tarihli reçetenin arkasındaki şikayetçinin ilaçları aldığına dair atılan imzanın, şikayetçiye ait olmadığının tespit edildiği, 26.08.2008 tarihli reçete ele geçirilemediğinden, bu reçete üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, reçetenin düzenlenmesine ilişkin doktor beyanı ve hastane evraklarının temin edilemediği, sanığın bu eylemiyle kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; Suça konu reçetelerdeki imzaların katılan Pembe'ye ve sanığa ait olmadığının, ancak reçetelerin arka yüzündeki yazı ve rakamların eczane kalfası tanık Kübra'nın eli ürünü olduğunun bilirkişi raporunca tespit edildiği, reçetelerin sanık tarafından fatura edilip kurumdan tahsil edildiği, ilaç bedellerinin kuruma fatura edilmesinde sanık dışında bir başkasının da yararı bulunmadığı gözetilerek, sanığın üzerine atılı suçlardan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken oluşa uygun olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.