Tebliğname No : 11 - 2011/23804MAHKEMESİ : Kocaeli 5. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 27/04/2010NUMARASI : 2009/752 (E) ve 2010/286 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılan E.. P..'in 82 yaşlarında bulunan annesi M.. P.. ile birlikte hastaneden çıktıktan sonra eczaneye oradan da eve giderken sokak üzerinde daha önceden görmediği ve tanımadığı iki sanığın da yanına geldikleri, abla nasılsınız dedikleri, katılanın, emekli öğretmen olması nedeniyle eski öğrencileri olduklarını düşündüğü sanıkların, amca yeğen olduklarını, dedelerinin kırk gün önce öldüğünü, okumasının yapılacağını, hacca gideceği için bir miktar parası olduğunu ve bunu da ihtiyacı olan öğrencilere vereceklerini söyleyip yardımcı olmasını istedikleri, bir tomar parayı çıkartıp uzattıkları ve geri çektiklerini bu parayı okutmamız lazım dedikleri karşılığında ne verebilirsiniz diye sordukları, katılanın kolundaki üç tane altın bilekliği ile annesinin kolundaki altın kelepçenin bedeli kadar karşılığını para olarak verelim dedikleri katılanın ve annesinin kolundaki altın takıları çıkartıp aldıkları ve yakında bulunan bir apartmana girip altınların ederi kadar parayı ve altınları da beraber getireceğini söyleyip bir apartmana girdikleri, katılanın, apartman içerisine girip baktığında arka kapısının olduğunu ve sanıkların kaybolduğunu gördüğü somut olayda; sanıklara atılı eylemin temas ettiği 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık S.. K.. müdafii ve sanık E.. K..'nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.